top of page

Toplumun Körleşme Noktalarından Biri Olarak İnanç Sisteminin İmge ve Metafor Odaklı İncelenimi

Tanrının ne yaptığını bilmediği odağıyla pek çok eserinde tanrı ve inanç sistemini eleştirisi altına alan Saramago, Körlük eserinde doğrudan, insanların aslında var olmayan farkındalıklarına tesir ederek ahlaki ve insani değerlerini yitirmelerine neden olan bir salgının yayıldığı bir distopyanın oluşumunu Hristiyanlık inancı üzerine kurgulamıştır. Kendisini tanrısı olarak gördüğü eser kurgusunda, tanrının eğer dünyayı yarattıysa bundan sonra hiçbir zaman çalışmadığı kanısında bulunarak tarafsız ve objektif bir anlatıcı fikrine karşı olmasıyla inanç sistemiyle çelişmektedir. Eserinde, kendi kurgulaması üzerinden bu inanç sistemine ait olaylar, semboller ve karakterleştirmelerin kullanımı ile Hristiyanlığı, yine ona ait değerler aracılığıyla yıkmaktadır. Buna göre, Körlük eseri boyunca insanların körleşme noktalarından biri olarak görülen inanç sisteminin çürütülmesi süreci imge ve metaforlar aracılığıyla incelenmek üzere sunulmuştur.

 

            Körlük’te Tanrı (Saramago), doktorun karısını İsa’yı temsilen, insanların kendi benliklerini yitirdikleri veya tamamen kendi benliklerine dönerek kolektif faydanın gözetilmesini engelleyen bir metafor olarak okuyucu karşısına çıkan “beyaz körlük” salgınında, toplumu korumak ve örgütlenmeyi sağlayabilmek adına sisteme dahil etmiştir. Öyle ki, havari kelimesinin sözlükteki anlamı beyazlaşmaktır ve eserde unvanları ile anılan diğer yan karakterler doktorun karısına destek olmalarıyla İsa’nın havarilerini temsilen kurgulanan sistemdeki ilk örgütlenme çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. Bu süreçte çeşitli durumları açıklayıcı nitelikte olsa da içerisinde bulundukları sistemde etkisiz kalmaları bakımından peygamberlerin hadislerine atıfta bulunularak, gerçek olmayan olayların topluma yansıması olarak içeriğinde eseri çözümlemeye olanak tanıyan imgeler bulunduran “mesel” kavramına yer verilmektedir. Bu noktada, "Bizi yalnızca Tanrı görüyor, dedi ilk körün karısı, Tanrı'nın kör olmadığına hala inançlıydı, doktorun karısı da bu sözlere karşılık, Tanrı bile görmüyor, sizi yalnızca ben görüyorum, dedi." (Saramago, 282) şeklinde ifade edildiği üzere tanrının fiili olmadığı ve insanları, onun yerine İsa’nın birlikte yaşayarak gördüğü, anladığı belirtilmiştir. Buna göre İsa’nın deneyimlerine bağlı olarak kullandığı "Bir körü bir başka kör güderse ikisi de bir çukura düşer" (Hz. İsa) ifadesi, eserdeki "…bu körler ne kadar iyi baba, iyi anne, hayırlı evlat olsalar da birbirlerine yardım edemezler; birbirlerine tutunup hep birlikte yürür, hep birlikte yere yuvarlanıp, hep birlikte ölürler.” (Saramago, 124) imgelemi ile paralel olarak değerlerini yitirmekte olan bireylerin örgütlenmede yaşayacağı problemleri ve böylece gerçekleşecek yıkımı vurgulamaktadır. Ayrıca bu yıkım süreci dahilinde eserdeki tek kapsamlı teşkilatlanma olan ahlaksız körlerin yeni yöneticisinin bir otorite kurma aracı olarak kullandığı silahında, her çatışma sonrasında kalan mermi sayıları birer metafor olarak okuyucuya sunulmaktadır. Buradan hareketle en başta silahta bulunan on adet mermi, İbrahimi inançların kökenini oluşturarak dünyadaki düzeni sağlamak adına ortaya çıkmış ilk dinlerden olan Yahudilik’teki, insanlara görevlerini ve sergilemesi gerektiği tutumları belirten on emri temsil etmektedir. İlk çatışma sonrası çıkan kargaşayla kalan yedi mermi, Hristiyanlıkta her biri büyük birer kaos ve afetin habercisi olduğu belirtilen yedi mühüre; ikinci çatışma sonrasında kalan üç mermi ise egemenliği temsil eden en temel yapıtaşları olan baba-oğul-kutsal ruh üçlemesine atfedilmiştir. Sonrasında silahtaki mermilerin tükenmesiyle otorite sona ermiş ve Hristiyanlıktaki kıyamet tasvirinde olduğu gibi sistem yanarak yok olmuştur. Eserde havarileri temsilen yer alan karakterler ise İbrahimi dinlerin tamamı adına dokunulmaz tek bölge olan Kudüs olarak okuyucu karşısına çıkan doktorun karısının evine sığınmış ve Saramago’nun hedeflediği farkındalığa ulaşmaları beklenmiştir.

           

Metaforik olarak eserdeki körlerin, Hristiyanlıkta farklı günahlara yol açması nedeniyle otorite için ölümcül nitelikte olan yedi büyük günahı, birbirlerinin ve sistemin farkındalığında olmadan işlemekte oluşu, ortaya çıkan yangını (cehennem anlatısı) doğuran en önemli etkenlerdendir. Bu noktada, doktorun karısının bir sistemde bulunan tüm insanlardan üstünken (görme yetisine sahipken) insanlara bunu benimsetmemesi, otorite aracı olarak kullanmaması “kibir” ve insanların bu durumun farkında olmaması “kıskançlık” faktörlerini devre dışı bırakmaktadır. Ancak açgözlülük, şehvet, oburluk, öfke, tembellik olarak sıralanabilecek diğer günahların süreçteki aktif kullanımı sistemin (Hristiyanlık) kendi ideallerini yıkmasında etkili olacaklardır. Buna göre kişinin vicdanı ve inanıyorsa tanrı dışında kimsenin tanıklığı olmayan durumlarda kişiyi hak yemeye teşvik eden “açgözlülük” dolayısıyla aynı kişilerin farklı sesler ile fazladan yiyecek aldıkları ve sonrasında belirli bir grubun daha fazla yiyecek elde etmek amacıyla bir otorite kurduğu gözlemlenmiştir. Böylece açgözlülüğün bir sistemi inşa etmede işlevsel olsa da sonuçta sistemi yıkan etmen olduğuna ve beraberinde yiyeceklerin eşitsiz dağılımına bağlı olarak “oburluğu” getirdiğine ulaşılmıştır. Otorite oluşumu sonrası açgözlülüğün bir türemesi olarak ahlaksız körlerde artan “şehvet” ise toplumsal normlara bağlı olarak gelişen ahlak algısını yıkarak ve kontrolsüz cinsel etkileşim isteğiyle halkın büyük bir bölümünün sistemden rahatsızlık duymasını sağlamıştır. Bu rahatsızlığın otoritede korkuyu oluşturarak “öfkeyi” doğurması, ahlaksız körlerin liderini her seferinde silahını ateşleyerek iktidarını zayıflatmaya yöneltmiştir. Körlüğe bağlı olarak insanların hareketlerinin sınırlanması, daha zor iletişim kurmaları ve kolay örgütlenememelerine neden olan “tembellik” ise belirtilen diğer tüm günahları telafi etmeye şans bırakmayarak yeni hataların önünü açmış ve eserde Hristiyanlık inancını temsilen kurulan düzeni yıkmıştır.

 

Eserdeki Hristiyanlık inancına dair imge ve metaforların anlamlandırılmasıyla gerçekleştirilen analiz bağlamında Saramago, dini çoğunlukla otoriteyle bağdaştırarak yedi büyük günahın anlatımıyla, günah kavramının başkaları üzerinde hakimiyet kurma aracı olarak kullanılmak üzere icat edildiği mesajını vermeyi amaçlamıştır. Böylece, insanlık için zor zamanlarda yalnızca yeryüzündeki eylemlerin toplum adına etkili olduğu, tanrının işlevsel olmadığı vurgulanmıştır. Buna göre eserde, bireylerin ancak insana dair ritüellerini kaybederek çıplaklaştığı sürecin sonucunda geçmişte tanrıyı görebilecek kadar kör olduklarının farkındalığına erişebildiklerine ulaşılmıştır.




Kaynakça:


Saramago, Jose. Körlük. Kırmızı Kedi Yayınları, 2022.

 

Doğan, H. Ahsen. "Körlük." Journal of Analytic Divinity 3.2 (2019): 235-245.

 

Kubilay, Beheşti Zehra. "Tanrı’yla kavgalı adam: Josê Saramago’da tanrı, din ve insan, Osman Zahid Çifçi." Mütefekkir 7.14 (2020): 641-644.

bottom of page