top of page

Sineklerin Tanrısı ve Körlük'te Otorite Algısı

Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024


Toplumsal yapının ve bireyler arası ilişkilerin düzenlenmesinin merkezi olan otorite, tarihsel olarak varlığını her zaman devam ettirmiştir. Leviathan eserinde bu düşünceleri savunan Thomas Hobbes şu sözler ile fikrini anlatmaktadır: "İnsan tabiatı gereği bencil ve açgözlüdür. Etrafındakilerle sürekli çatışma halindedir ve bu durum kaos ve şiddete yol açar. Bu nedenle, barışı ve düzeni sağlamak için güçlü bir otoriteye ihtiyaç vardır."(Karagözoğlu, 2006: 3) Savunulan fikir üzerine otorite yapısını anlayabileceğimiz Sineklerin Tanrısı ve Körlük eserlerinde de otoritenin varlığı hem toplumda hem de bireyin kendi içinde sürmüştür. Başta yaşanan olağanüstü salgın sonucu toplum içinde benimsenmiş otoriter yapıların yıkılıp tekrardan oluşmasını anlatan Körlük eserinin yanında, kaybolmuş çocukların kendi içinde otoriter yapı oluşturmaya çalışırken yaşadıkları vahşiliği konu alan Sineklerin Tanrısı eseri bu makalenin ana hatlarını belirlemektedir. Sosyoloji ve çocuk psikolojisine otorite kavramlarının eklenmesi sonucu oluşan Jose Saramago’nun Körlük ve William Golding’in Sineklerin Tanrısı eserleri arasında otoritenin yok oluşu ve oluşumu karşılaştırmalı olarak bu makalede incelenmiştir. 


1. Yan Tez

Toplumun kırılmasına sebep olan otoriter çöküşün ana sebebi Körlük romanında anlatılan olağan dışı salgın ile sunulmaktadır. Körlük metaforu üzerinden toplumun kimlik kaybı ve ahlaki yok oluştan bahseden roman, toplumun otorite çöküşü karşısından yozlaşmasına dikkat çekmektedir. “Sokağın ortasında tek başına kalakalmıştı, şaşkındı, ayaklarının, altındaki zeminin kaydığını hissetti, boğazına çöreklenen sıkıntıya hakim olmaya çalıştı.”(Saramago, 2015: 12) Kimlik kaybı ile karşı karşıya kalmış bireyde, zamanla korku ve devamında hayatta kalmasını sağlayan kimliğin arayışı başlar. “Hatta birbirimizin adını söylemek bile aklımıza gelmeyecek, neye yarar ki, adlarımız ne işimize yarayacak, hiçbir köpek bir diğerini bizim koyduğumuz adla tanımaz, eğer tanıyacaksa, onu ayırt eden kokusuyla ve kendini de kendi kokusuyla tanır, biz de burada başka tür birer köpek gibiyiz, birbirimizi havlamamızdan, sözlerimizden tanıyoruz”(Saramago, 2015: 65) Otoriter yapıdan kurtulmanın verdiği rahatlık sonucu kimsenin birbirini görmediği distopik bir dünya içerisinde birey içgüdüsünde var olan hayvani duyguları açığa çıkarmaya başlar. “Ancak bu karantina kararı sonucunda değer yargılarının öneminin yitirilip insanların içindeki ilkel güdü açığa çıkmakta, insanlar korku, açlık ve cinsel istismar gibi etkilerle özellikle sınanmaktadırlar.”(Ulutaş, 2020: 6) Hobbes’un savunduğu fikirden yola çıkarak her toplumda otoriter yapının varlığını her zaman göstermesi Körlük romanında da vahşileşen toplum içerisinde başta bireyin kendi içinde örgütlenmesi, devamında da toplumsal güce sahip olmak için otoriter yapı oluşmaya başlamaktadır. Ancak roman içerisinde otoriter yapıya karşı direnç gösterme ve devamında gruplaşma da gözlemlenmektedir. 


2. Yan Tezi

Sineklerin Tanrısı romanı otoritenin karmaşık doğasını ve toplumda nasıl ortaya çıktığını çocuk psikolojisi ve sosyoloji gözünden inceleyen bir eserdir. Adada kendi başlarına kalmış erkek çocuklar arasında güce erişme çabasını görebiliyoruz ancak bu çaba sonucu aynı Körlük romanında olduğu gibi bireysel istekler yüzünden toplum içi çatışmaya ve gruplaşmalara yol açmaktadır. Bu gruplaşma süresince de insan içi doğa durumu ortaya çıkmakta ve çocuklar hayvanlaşmaya başlamaktadır. “Neyiz biz? İnsan mı? Yoksa hayvan mı? Yoksa vahşiler mi?”(Saramago, 2015:108) Hayvanlaşmış bu toplumda kimi bireyler otoritersizliğe karşı gelerek kendini lider ilan ederek üstünlük kurmaya çalışıyorlar. "Jack, ellerini havaya kaldırarak sessizliği sağladı. 'Dinleyin!' diye bağırdı. 'Dinleyin beni! Sizin lideriniz ben olacağım! Bana karşı gelenlerin başına bela gelir!'" (Golding, 2022: 70) Kimi bireylerde ise içgüdülerindeki itaat duygusunu bastırmadan karşı koyma duyusunu kaybetmeye başlamıştır. Bu kaybın en büyük sebebi ise olağandışı durum karşısında yaşanan korku hissiyatıdır. "Roger, Jack'in arkasında durarak, keskin bakışlarını gruba dikmişti. Çocuklar, Roger'ın vahşi ve acımasız bakışlarından korkuyorlar ve Jack'e karşı koymaktan çekiniyorlardı." (Golding, 2022: 133)  Romanın ilerleyen kısımlarında görebiliriz ki bireylerdeki bu tezat duygular toplum içerisinde itaat eden ve otorite kavramlarının da oluşmasına sebep olmaktadır. Devamında da farklı otoriteler arası çatışmalar ve sahip olunan gücün yanlış kullanımına değinilmektedir. 



Sonuç

Sonuç olarak, otoritenin yıkılışı sonucu bireylerde yaşanan kimlik kaybı, korkuya ve arayışa yönlendirmektedir. Yaşanan bu olağanüstü hal durumu karşısında hayvan içgüdüleri ortaya çıkan bireylerde bireyselcilik doğmuştur. Konusal anlamda farklı olan ancak arka plan anlatısı konusunda birbirlerini destekleyen iki kitap olan Sineklerin Tanrısı ve Körlük eserlerinde bireyselcilik sonucu toplum otorite ve itaat eden olarak ikiye ayrılarak kendi içerisinde otorite oluşumu gerçekleşmektedir. Thomas Hobbes’un savunduğu fikirleri destekler niteliğinde olan bu iki eser, insanlığın en büyük sorunlarından biri olan güç kullanımı ve otorite kavramlarına değinmektedir.


bottom of page