top of page

Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetlerinin Ortak Mirasa Katkılarını Karşılaştırabilme


Bir toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik birikimleri, değerleri ve yaşam biçimlerinin tarihsel süreç içinde geliştirilmesine, medeniyet denir. Bu, aynı zamanda bir toplumun teknoloji, sanat, bilim ve insan ilişkileri alanlarında elde ettiği başarıları da içerir. Medeniyet, toplu gelişimin bir göstergesidir ve bireylerin ve toplumun refahı, etik değerleri ve fikirleriyle şekillenir. Yüzyıllardır dünyada pek çok medeniyet kurulmuş ve yıkılmıştır. Bu medeniyetlerden bazıları Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetleri’dir. Mezopotamya Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgede kurulmuştur ve dört ana medeniyet ve pek çok şehir devletlerinden oluşur. Sümerler, Akkadlar, Asurlular ve Babiller ana medeniyetlerdendir. Anadolu Medeniyetleri ise adından da anlaşılacağı şekilde Anadolu’da kurulmuştur ve Hititler, Frigler, Lidyalılar, Urartular, İyonlar olmak üzere beş medeniyetten oluşur.


Mezopotamya Medeniyetlerinden olan Sümerlerin tarihi M.Ö. 4000 yılına kadar dayanır ve diğer medeniyetlerden çok daha önce kurulduğu kabul edilir. Şehir devletleri şeklinde kurulmuştur ve toplam otuz beş şehir devletinden oluşmuştur. Ziggurat adlı tapınaklarda yaşamışlar ve yiyeceklerini saklarken sıkıntı yaşadıkları için kayıt etme ihtiyacı sonrası yazıyı icat etmişlerdir bunun sonucunda ise yazıyı icat eden ve bunu kullanan ilk toplum olarak tarihe geçmişlerdir.”Çivi Yazısı” adı verdikleri yazı sistemini kil tabletlere yazarak kayıtlar tutmaya başlamış ve bunu bir çok alanda kullanmaya devam etmişlerdir. En bilinen özellikleri yazıyı icat etmek olsa da matematik, tıp, astronomi gibi alanlarda da kendilerini geliştirmişlerdir. İlk kez dört işlemi kullanmışlar ve dairenin alanını hesaplamışlardır. Bir ayın otuz günden oluştuğunu ve yılın da üç yüz altmış günden oluştuğunu kabul ederek bir takvim oluşturmuşlardır.Günleri iki eş parçaya bölerek gündüzün ve gecenin o ikişer saat olduğunu ve bütün bu verileri kullanarak yılın on iki aydan oluştuğunu bulmuşlardır. Ay ve güneş tutulmalarını da gözlemleyip bunun üzerinden hesaplamalar yapmışlardır. Ur-Nammu Yasaları olarak bilinen dünyanın ilk yazılı kanunlarını oluşturarak toplumun düzenini, cezaları ve adaleti sağlamışlardır.


Bir diğer Mezopotamya Medeniyeti olan Asurlar yaklaşık M.Ö. 2500 lerde Mezopotamya’nın kuzeyinde kurulmuştur. Askeri açıdan kendilerini geliştirerek geniş bölgelere yayılmışlardır. Oluşturdukları ve savaş esnasında kullandıkları bu askeri taktikler sayesine diğer uygarlıklara kıyasla daha avantajlı bir pozisyona gelmişlerdir. Asurlar kendilerini ticarette de geliştirerek Anadolu'da Kültepe'de ticaret kolonileri kurmuşlar ve geniş bir ticaret ağı oluşturmuşlardır. Bu ticaret kolonileri ülkeye ekonomik yönden büyük katkılar sağlamıştır.Mezopotamya ile Anadolu arasındaki kültürel etkileşimlerin de böylece gelişmesine katkı sağlamışlardır. Başkentleri olan Ninova’da dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri kurulmuştur ve binlerce kil tableti bünyesinde bulundurarak o zamanki buluşlara katkı sağlamıştır; savaş taktiklerinden ticari kayıtlara kadar pek çok bilgi bu kütüphanede toplanmıştır.


Babilliler de Mezopotamya'da kurulan Medeniyetlerden biridir. Mezopotamya'nın orta bolgesinde yaklaşık M.Ö. 1890’larda kurulmuştur. İlk kurulduğunda küçük bir şehir devleti iken Hammurabi saltanatında Medeniyet doruk noktasını yaşamıştır.Dünyanın en eski ve en kapsamlı yasalarından biri olan Hammurabi Kanunları bu dönemde oluşturulmuştur. Bu kanunların amacı toplumsal düzeni ve adaleti sağlamaktır. Kanunlar kana kan dişe diştir, katı ve herkes için eşittir. Bu kanunlar günümüzdeki hukuk sisteminin temel yapı taşı olarak kabul edilmektedir. Babiller hukuk dışında astronomi ve matematikle de ilgilenmişlerdir. Gözlemler ve hesaplamalar yaparak takvimleri, ayları ve yılları da hesaplamışlardır. Babillerin mimari alanında da oldukça gelişmişlerdir örneğin Babil’in Asma Bahçeleri dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. Doğayı mimariyle birleştirerek oluşturdukları bu bahçeyle dünya mirasına büyük bir katkı sağlamışlardır.


Akkadlar da Mezopotamya'da M.Ö. 2300’lerde kurulan bir diğer Medeniyettir. Bu medeniyeti diğer Mezopotamya medeniyetlerinden ayıran özelliği ise imparatorluk özelliği gösteren ilk medeniyet olmasıdır. Akkad İmparatorluğu merkezi ve Mezopotamya'nın çoğunu kontrol ederek siyasi olarak böylesine büyük bir gücü ele geçiren ilk medeniyettir. Akkad İmparatorluğu'nun temelini atan Sargon, tarihte bilinen ilk büyük imparatorlardan biri olarak kabul edilir. Medeniyet askeri ve siyasi yönden kendini geliştirerek geniş bölgelere yayılmış ve siyasi birlik sağlamıştır. İmparatorluk geniş bir bölgeye yayıldığı için farklı kültürlerden pek çok insanı içinde barındırmıştır. Kendilerine yeni bir dil ve yazı sistemi getirmelerine karşın farklı kültürleri bir arada topladıkları için Sümerlerin yazı sistemini ve kültürlerini almışlardır. Mimari ve sanatta da kendilerini geliştirerek dünya mirasına pek çok katkıda bulunmuşlardır.


Stratejik konumundan doğal kaynaklarına kadar pek çok avantajı olan Mezopotamya Medeniyetlerinin yanında Anadolu’da kurularak anadolu kültürünü ve mirasını oluşturan pek çok medeniyet vardır. Bunlardan en çok iz bırakanları:Hititler, Frigler, Lidyalılar, Urartular, İyonlardır.


Anadolu’nun önemli medeniyetlerinden biri olan Hititler, M.Ö. 1600’lerde imparatorluk olarak kurulmuştur. Hititler, kendilerini hukuk ve diplomasi alanında geliştirerek ön plana çıkmışlardır. Hititler, Babiller’den etkilenerek katı bir hukuk sistemi oluşturmuştur. Ama oluşturdukları bu hukuk sistemi, Sümer ve Babil hukuk sistemlerine göre daha insancıldır; Babil ve Sümer hukuk sistemlerinde ölüm cezası var iken Hitit hukuk sisteminde para cezası ya da tazminat cezası gibi cezalar vardır. Hititler tarihte diplomatik yönden önemli bir yere sahiptir. Kadeş Savaşında II. Ramses’in işgal ettiği yerleri Mısır ile imzaladıkları Kadeş Antlaşması ile geri almışlardır. Kadeş Antlaşması tarihte bilinen ilk yazılı barış antlaşmasıdır. Bu antlaşma, iki büyük imparatorluk arasında barışı sağlayarak diplomatik ilişkilerin nasıl anlaşma yolu ile çözülebileceğini diğer toplumlara örnek olacak şekilde göstermektedir. Hititler kendilerini ayrıca mimarı ve sanatta da geliştirerek büyük tapınaklar ve anıt yapıları inşa etmişlerdir. Kendilerini tarım ve madencilikte de geliştirerek devletin ekonomisine katkı sağlamış ve Anadolu’da tarımın temel ekonomik kaynaklardan biri olmasına katkıda bulunmuşlardır


Anadolu’da kurulmuş bir diğer medeniyet de Friglerdir. Anadolu’nun iç kısımlarında M.Ö. 720 yılında kurulmuştur. Dokunduğu her şeyi altına çevirdiği bir laneti olan efsane sayesinde toplum tarafından en çok bilinenn kralları Midas’tır. Midas sadece bu efsanesiyle bilinmemekle beraber dünyada çocuk oyuncaklarını üreten kişi olma ünvanını da taşır. Mozaik tekniğini de medeniyetine getiren karl odur. Kralları bunları yaparken Frigler kendilerini yün halı dokuma alanında geliştirerek Anadolu’daki dokuma kültürüne pek çok şey katmışlardır. Ana Tanrıça olarak Kibele’yi kabul ederek doğa ve bereket için ondan ilham almış ve pek çok eserde bunu figüran olarak kullanmışlardır. Yaptıkları eserlerde doğadan esinlenmişler ve Kibele’ye anıtlardan tapınaklara pek çok yapıt sunmuşlardır. Fibula adında bir iğneyi icat ederek pek çok giyside ve günlük hayatlarında kullanmışlardır.


Lidyalılar da Anadolu’da kurulmuş ve dünya mirasının zenginleşmesi için tarihe pek çok şey katmış medeniyetlerden biridir. Batı Anadolu’da Frigler gibi M.Ö. 7. Yüzyılda kurulmuşlardır. Tarihteki en büyük yeri parayı icat etmek olan Lidyalılar, ekonominin temel taşını oluşturdular. Altın ve gümüş karışımıyla bastıkları bu paralar, sadece Anadolu'da değil, dünyanın birçok yerinde ticaretin daha sistematik ve güvenli bir şekilde yapılmasını sağlayarak Lidaylıların kültürlerini yaymalarını sağlamıştır. Lidyalıların parayı icat etmesi, ekonominin büyük bir şekilde gelişmesine katkıda bulunmuş ve takas temelli ticaret sisteminin daha karmaşık ve işlevsel bir ticaret sistemiyle değiştirilmesini sağlamıştır. Aynı zamanda, Lidyalılar, Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak kullanım gören Kral Yolu olarak bilinen ticaret yolunu inşa etmişlerdir. Kral Yolu, Sardes'ten başlayıp Mezopotamya'ya kadar uzanan bir ticaret yoludur ve yol boyunca birçok farklı kültürle etkileşime girmişlerdir.Lidyalılar, sadece ekonomik alanda değil kendilerini sanat ve kültür açısından da geliştirerek tarihte önemli izler bırakmışlardır. Mimari yapıları arasında anıt mezarlar ve büyük tapınaklar bulunur. Ayrıca Lidyalıların zengin kültürel miraslarının bir parçası olarak, metal işçiliğinde de oldukça ilerlemişlerdir. Altın ve gümüş işlemeciliğinde usta olan Lidyalılar, mücevherat sanatında da büyük katkılar sunmuşlardır. Paranın icadı ile dünya ekonomisine yaptıkları katkı dışında, Lidyalılar kendilerini sosyal ve kültürel anlamda da geliştirerek yaşamlarını da oldukça zenginleştirmişlerdir. Lidya kralları, halkın refahı için çalışmış ve ülkenin ekonomik gücünü artırmak için ticaretin gelişmesine büyük önem vermiştir


Anadolu’da kurulan bir diğer medeniyet de Urartulardır. Anadolu’nun doğu bölgelerinde M.Ö. 9. yüzyılda kurulan medeniyet diğer medeniyetler gibi Anadolu kültürünün oluşmasına katkı sağlamıştır. Urartular, özellikle askeri mimarileri ve su mühendisliği çalışmaları konularında kendilerini geliştirmişlerdir. Van Gölü çevresinde kurulan Urartular, bölgenin tarımsal potansiyelini kullanarak ekonomilerini tarımsal yönden geliştirmişlerdir. Su kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak için karmaşık sulama sistemleri inşa etmişlerdir ve bu sayede kurak alanlarda bile tarım yapmayı başarmışlardır. Urartular ayrıca güçlü kaleler inşa etmişlerdir. Bu kalelerden en ünlüsü Van Kalesi’dir. Urartular, kendilerini askeri yönden geliştirerek güçlü bir askeri yapı ve savunma sistemine sahip olmuşlar ve Anadolu’da uzun süre boyunca güçlü bir varlık sürdürmüşlerdir. Ayrıca Urartular madencilikte de oldukça gelişmiştir. Özellikle demir işçiliğinde ve silah üretiminde gelişerek askeri yönden diğer uygarlıklara üstünlük sağlamışlardır. Bu demir işçiliği, hem askeri hem de ticari anlamda onlara büyük avantajlar sağlamıştır. Urartuların sanatı ve kültürel mirası, daha çok dini yapılar, heykeller ve anıt mezarlarla birikmiştir. Urartu tanrıları için inşa edilen tapınaklar ve büyük mezar yapıları, dönemin mimari anlayışını yansıtır, günümüze gelen bazı örneklerden bunlar görülmektedir. Ayrıca Urartular, çanak-çömlek yapımında da kendilerini geliştirmişlerdir buna örnek olarak işlemeli seramikler ve metal kaplar örnek verilebilir.

Urartuların askeri gücü ve mimari başarıları, Anadolu’daki diğer medeniyetler üzerinde de etkili olmuş ve bu bölgedeki kültürel çeşitliliği zenginleştirerek Anadolu mirasını zenginleştirmişlerdir.


Anadolu’nun bir diğer önemli medeniyeti olan İyonlular, Ege Bölgesi'nde M.Ö. 12. Yüzyılda kurulmuştur. Özellikle Batı Anadolu’da bulunan İyonlular, felsefe, bilim ve sanat açısından büyük bir gelişim göstermiştir. Miletus, Thales, Herakleitos ve Anaksimandros gibi ünlü filozoflar, İyonludur ve İyonlular, bilimsel düşüncenin ana kaynağı olarak kabul edilir. Bu filozoflar, doğa olaylarını, matematiği ve evrenin işleyişini nedenini araştırmaya çalışarak Batı düşüncesinin temelini atmışlardır. İyonlar, sadece felsefe değil, aynı zamanda astronomi ve matematik gibi alanlarda da büyük katkılar sağlamışlardır.


İyonya medeniyeti, aynı zamanda deniz ticaretinde büyük bir gelişme kaydetmiştir. Ege Denizi boyunca kurdukları koloniler ve ticaret yolları sayesinde hem Akdeniz hem de Karadeniz ile ticaret yaparak zengin bir ticaret ağı oluşturabildiler. İyonlar, bu denizcilik yetenekleri sayesinde çok sayıda ticaret yapmış ve diğer milletlerle sürekli kültürel etkileşimler kurmuştur. İyonlar ayrıca kendilerini mimaride de geliştirmişlerdir. Yunan ve Roma mimarisinde de iyon sütun düzeni en önemli sütun düzenlerinden biri olarak İyonları öne çıkarmış bu da Batı mimarisi üzerinde uzun süre etkili olmuştur. İyonya kent devletleri, demokratik sistemleri nedeniyle dikkat çeker. İyonlar, kent devletleri olarak kurularak ve halkın yönetime katılımını sağlayarak demokratik sistemi uygulamış ve diğer devletlerden farklı bir kültür benimsemişlerdir.


Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetleri ortak olarak tarihe pek çok katkı sunmuştur. Yazının bulunmasını Sümerler gerçekleştirmiş olsa da farklı diller bularaktan günümüzdeki dillerin temelinin atılmasına diğer medeniyetler de katkı sağlamıştır. İlk Mezopotamya'da bulunan yazı diğer medeniyetlerle olan ticaretten dolayı yayılmış böylelikle diğer medeniyetler de bu sistemden yararlanarak kendilerine uygun sistemler geliştirmişlerdir. Babillerin ilk yazılı yasa sistemi olan Hammurabi Kanunlarını kullanması ise hukukun gelişmesi adı altında tarihte önemli bir yere sahip. Bu hukuk sisteminin ardından yine ticaret yolları sayesinde diğer medeniyetlere yayılarak diğer medeniyetlerin de kendi hukuk sistemlerini kullanmaları ve Hititlerin de buna benzer ama daha az katı bir hukuk sistemi kullanması tarihte önemli bir yere sahip. İlk olarak Sümerlerin ayı gözlemleyerek kendilerine özgü bir takvim çıkarması, Babillerin de bu tarz gözlemlerinin ardından yıldızları ve gezegenleri gözlemleyerek bu alanda belli çalışmalar yapması ve İyonlu bilim insanlarının da bu alanda çalışmlaar yapması astronomideki ilk temellerin atılmasını sağlamıştır. Sümerlerin bulduğu takvimin diğer medeniyetlerin kendilerine göre değiştirmesinin ardından farklı takvimlerin oluşmasını ve takvimin yayılmasını sağlamıştır. Mimari alanında da Mezopotamya'daki Zigguratlar ve diğer tapınaklar dönemi temsil ederken Anadolu Medeniyetlerinden Hititler ve Urartular da bu tarzda tapınakları inşa etmişler ve kullanmışlardır. Mimari bu şekilde gelişirken Anadolu’da Frigler el sanatlarına önem vererek dönemin sanat eserlerini yapmışlardır. Heykelcilikten dokumacılığa geliştirdikleri bu alanlarda diğer medeniyetlere de örnek olmuşlar ve diğer medeniyetlerin kendi sanat alanının gelişmesine ve mimaride bu sanat eserlerinin kullanılmasına katkı sağlamıştır. İyonlar da sütün sanat sistemini kullanarak sanat tarihine katkı sağlaması da ortak katkılardandır. Anadolu ve Mezopotamya Medeniyetleri arasında yapılan ticaret de ticaret sisteminin gelişmesini sağlamıştır. Asurluların ticaret kolonileri iki taraf birbiriyle bağlantısı güçlendirmiş Lidyalıların parayı bulması da ekonominin gelişmesinin temelini oluşturmuştur. Bunlar Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetlerinin tarihe ortak katlarıdır.


Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetleri belli ölçülerde tarhe ortak katkılar sağlamış olsalar da farklı olarak katkı sağladıkları belli alanlar vardır. Mezopotamya Medeniyetleri siyasi birlikler oluşturarak ve geniş bölgelere yayılarak ilerleme kat ettiler özellikle Akadların imparatorluklarını devam ettirirken bu stratejileri uygulamaları onları ileri taşımıştır. Anadolu Medeniyetlerinden Urartular ise yüksek kaleler icat ederek savunma yapmışlar ve Mezopotamya Medeniyetleri gibi geniş bölgelere yayılamamışlardır. Anadolu’da imparatorluk da böylelikle kurulamamıştır. Bir diğer ayrıldıkları alan ise bilim ve felsefedir. Mezapotamya’da astronomik ve matematiksel bilim gelişirken Anadolu Medenieytlerinden İyonlarda felsefe alanında kendilerini geliştirmişler ve soyut düşünce kavramını tarihe katmışlardır. Sanat alanına ortak katkıları olsa da ayrıldıkları bazı noktalar vardır. Mezopotamya’da dini figürler ve işlemeler kullanılmış eserler tanrı ve krallara adanmıştır öte yandan Friglerin doğa tanrısı Kibele adına yaptıkları eserlerde doğadan ilham almışlar ve eserlerinde çokça kullanmışlardır.


Mezopotamya ve Anadolu medeniyetleri, dünya tarihinde derin iz bırakan iki önemli coğrafya olarak tarihe hem ortak hem de farklı katkılarda bulunmuşlardır. Bu medeniyetler, yazının icadından hukukun sistemine, ticaretten sanata kadar birçok alanda geliştirdikleri sistemlerle günümüzdeki birçok alanı etkilemiş ve bugün olduğu yere gelmesini sağlamıştır. Mezopotamya'nın matematik, astronomi ve hukuktaki ilerlemeleri, Anadolu'nun diplomasi, felsefi düşünce ve paranın icat edilmesi gibi tarihe sundukları katkılardan dolayı bu medeniyetler kültürümüzü geliştirmiştir.



bottom of page