"Masa Da Masaymış Ha" Şiirinin Özne-Nesne ve İmge-Metafor Odaklı Analizi
- Ege Ertuğrul
- 22 Eki 2024
- 3 dakikada okunur
Edip Cansever’in “Masa Da Masaymış Ha” şiirini “özne-nesne” ve “imge-metafor” çıkış noktaları üzerinden inceleyeceğim.
Şiirin öznesi şiirde bahsedilen adamdır. Adamın eylemleri şair tarafından dışarıdan gözlemlenmiş ve aktarılmıştır. Şair adamın günlük yaşam ögelerini masaya koymasını okuyucuya sunmaktadır. Şiirdeki masa ve masaya koyulanlar şiirin nesnesi ve imgeleridir. Çünkü şiirde bize anlatılanlar bu ögeler üzerinden işlenmiştir ve bu ögelerden bazıları farklı durumları simgelemektedir. Bence şiirde net bir metafor ögesi yoktur. Şairin bahsettiği kavramlar arasında tüm dünya genelince farklı bir durumu çağrıştıran öge bulunmamaktadır. Şiirin en önemli nesnesi “masa” adamın yaşamını simgelemektedir ve şiirdeki imgelerden bir tanesidir. Çünkü masa birçok şeyin toplandığı birleştiği yer olarak anlatılmıştır şiirde. Masaya koydukları ise yaşamının parçalarını simgeleyen nesnelerdir. Bu nesnelerin bazıları bir yandan da imgedir. Şair ilk önce bakır kase, çiçek, süt, yumurta gibi günlük nesnelerle yaşamın somut parçalarını anlatmıştır. Somut ögelerin anlatıldığı dizelerin hemen ardından gelen “Pencereden gelen ışığı koydu” dizesinde pencere ve ışık imgeleri, şairin hayata dair umutları olduğunu gösterir. Daha sonraki dizelerde şair bize hayata dair soyut parçalardan bahsetmeye başlar. “Aklında olup bitenleri koydu / Ne yapmak istiyordu hayatta” adamın aklında olup bitenler şu an yaşadığı durumlardır yani ilk dizelerde bahsettiği günlük yaşam ögeleridir. Adamın ilerideki yaşamına dair planları ve düşünceleri vardır ve onları da masaya koyduğu için diyebiliriz ki şiirdeki adam ileriki yaşamını önemsiyor. Somut ve soyut ögeler arasındaki dizede “ışık” ve “pencere” kelimesinin umudu simgelediğini söylemiştim. Kelimenin geçtiği dize, günlük yani şu anki yaşamından ilerideki umutlarına bir geçiş olarak kullanılmıştır. Ayrıca somut ve soyut nesnelerin bir arada kullanılıp aynı masa üstünde toplanmaları yaşamda somut ve soyut ögelerin iç içe olduğunu ve her iki ögelerin de yaşamlarımızda var olduğu vurgulanır. “Adam masaya onları da koydu” dizesindeki “da” ifadesi bu vurgulanmanın kanıtıdır. “Üç kere üç dokuz ederdi” dizesinde şair bize basit bir matematik ifadesi vermiştir. Bu ifadeyle yaşamın bir düzen içinde olduğunu anlatmıştır çünkü matematikte her şey düzenle ilerler. Şair düzeni simgeleyen bu ifadeyi de masaya koyarak tekdüzeliği anlatmıştır. Bir sonraki dizede kullanılan “pencere” sözcüğünü şair daha önceki dizelerde umudu simgelemek amacıyla kullanmıştı. Bahsedilen umudu burada tekrar görüyoruz fakat bu sefer “gökyüzü” ve “sonsuz” kavramlarıyla beraber görüyoruz. Gökyüzü ve sonsuz kelimeleri birbirleriyle bağlantılıdır. Gökyüzü çoğu durumda sonsuzu, sonsuzluğu simgeleyebilir. Bu nedenle “sonsuz” kavramı üzerinden gidelim. Bahsedilen umutlar sonsuzdur ve bir kurtarıcı gibi görülmektedir. Umutların bizi kurtardığı durum da yaşamın tekdüzeliğidir. Ayrıca umutlarımız hayallerimizden geldiği için umutlar sonsuzdur. Çünkü sınırsızca hayal kurabilir insan. “Bir bira içmek istiyordu kaç gündür” dizesinde bira imgedir ve insanın isteklerini simgeler. Adamın birkaç gündür bira içmeyi ertelemesi yaşamın yoğunluğu ve telaşından dolayıdır. Yani şair hem yaşamın tekdüzeliğinden hem de telaşından yakınmaktadır. Biranın masaya dökülmesi ve adamın birayı içememesi isteğe ulaşılamadığını gösterir. Bira başka herhangi bir yere değil masaya dökülmüştür çünkü isteğe ulaşılamamasının sebebi yaşam yani masadır. Yaşam, isteklerimizi engelleyebilir ve köreltebilir. “Uykusunu koydu uyanıklığını koydu/ Tokluğunu açlığını koydu.” dizelerinde birbirine zıt ifadeler bir arada kullanılarak yaşamın iyi ve kötü yanları anlatılmıştır. İyi ve kötü yanlar anlatıldıktan sonra gelen “Bana mısın demedi bu kadar yüke” ifadesi masanın yani insan yaşamının tüm bu telaşa, tekdüzenin sıkıcılığına ve iyi-kötü zıtlığına göğüs gerdiğini, dayandığını gösterir. İnsan bu dayanma sürecinde bazen sendeleyebilir, sallanabilir şiirde bahsedildiği gibi, fakat yıkılmaz.
Sonuç olarak şair insan yaşamını çokça imge kullanarak şiirinde anlatmıştır. Yaşamın bazı yönlerinden yakınmıştır. Tekdüzeliğin sıkıcılığı, yoğunluk gibi. Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen insan düşüncelerini yani hayallerini kullanarak geleceğe dair umutlar oluşturmaya devam etmelidir. Bu umutlar daima bizim masamızda yani yaşamımızda bulunacaktır. Zorlandığımız, bıktığımız yerde masamızın bir diğer tarafına bakarak umutlarımızdan güç alabilmeliyiz.