Mısır Meselesi
- Aybüke Ulu
- 30 Nis 2023
- 12 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024
Giriş
18. Yüzyılın Sonlarında Mısır
18. Yüzyılın Sonlarında Osmanlı
Kavalalı Mehmet Ali Paşa
4.1. Mısır Valisi Olmadan Önce
4.2. Mısır Valisi Olduktan Sonra
Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı
Kütahya Antlaşması
Nizip Savaşı
Hünkar İskelesi Antlaşması
Baltalimanı Ticaret Anlaşması
Londra Konferansları ile Sorunun Çözümü
Sonuç
Giriş
Mısır sorunu olarak da bilinen Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı on dokuzuncu yüzyılın başlarında gerçekleşen ve Osmanlı İmparatorluğunun diğer hallerine kıyasla daha kötü duruma sokan bir olaydır. Bu makale Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanının nedeni, süreci ve çözümü incelenecek ve analiz edilecektir.
Mehmet Ali Paşa isyanı, adından da anlaşılabileceği gibi Mehmet Ali Paşa'nın Osmanlı Devleti'ne karşı çıkardığı isyan olayına verilen isimdir.
Ayaklanmanın genel olarak başarılı olmasının sebeplerinden birisi Osmanlı Devleti'nin otoritesinin gitgide zayıflaması ve iç sorunların başlaması ve Mehmet Ali Paşa'nın Osmanlı Devleti'ni yenebilecek güce sahip olması olmuştur.
Mısır sorununa genel olarak bakılacak olursa Osmanlı Devleti'nin bastıramadığı bir Yunan ayaklanması nedeniyle Mehmet Ali Paşa'nın durdurmasının istenmesi ve karşılığının verileceğinin söylenmesi başlamıştır. Mehmet Ali Paşa isyanı dindirmiştir fakat o zamanki Osmanlı padişahı olan ikinci Mahmut ise karşılığını vermeyince çıkan ayaklanmaya Mehmet Ali Paşa isyanı adı verilmiştir.
Bu isyandan sonra Osmanlı Devleti hangi Avrupa ülkelerin yanında olup olmadığını anlamış ve ülkelere göre olan politikasını ona göre değiştirmiştir.
Sonrasında yapılan antlaşma ve konferanslar ile sorun Osmanlı Devleti'nin lehine olacak şekilde çözülmüştür çünkü Avrupa Devletleri çökmekte olan ve jeopolitik konumu bakımından zengin olan bölgeyi yani Osmanlı Devleti'ni istemişlerdir.
18. Yüzyılın Sonlarında Mısır
Mısır, 1914 yılına kadar Osmanlı topraklarının parçası olarak yer almıştır. 18. yüzyılın sonlarına doğru ise giderek Osmanlı topraklarından bağımsızlaşma isteğine kapılmıştır ve bu süre zarfı boyunca siyasal, ekonomik ve sosyal olarak ülke bazında gelişime uğramıştır. Bu dönem Mısır için önemliydi çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan iç sorunlar ve otoritenin zayıflaması Mısır'daki insanların güçerinin artmasına ve bağımsızlık isteklerini belli etmelerine yol açmıştır. Osmanlı Devleti'nin otoritesinin azalması ve Mısır'ın otoritesinin artması ayaklanma çıkabilmesi için gerekli güç farkını verebilmiştir. Mısır beyleri, kendi aralarında yeni bir otorite kurmuştur ve böylece Mısır’ın siyasi yapısı etkilenmiş, değişmiştir. Bu olay ise Mısır’ın Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrı bir yönetim düzenine gitmesinin dönüm noktası olmuştur.
Başka gelişme yaşanan alan ise tarım ve ticarettir. Tarım alanındaki artış ise özellikle de pamuk üzerinden olmuştur. Pamuk üretimindeki artış Mısır’ı önemli bir merkez haline getirmiştir çünkü pamuk Avrupa pazarlarında büyük ilgi görmüştür. Aynı zamanda Mısır, Avrupa pazarındaki satışlar ve tarımdaki artışı kendi lehine kullanıp ekonomik anlamda da gelişmeler yaşamıştır. Ayrıca Mısır’ın konumu ve ticaret yolları üzerindeki otoritesi, ticaretin canlanmasında ve uluslararası ticaretin gelişimine katkıda bulunmuştur.
Sosyal açıdan ise Mısır, 18 yüzyılın sonlarına doğru entelektüel ve kültürel bir merkez haline gelmiştir. Dönemin şartları ile birlikte ilim ve sanatın geliştiği bir dönemdir. Mısır'ın özellikle de Kahire bölgesi, bilgi ve kültür merkezi olarak büyük önem arz etmiştir. Son olarak da bu zaman zarfı içerisinde Mısır, İslam dünyasında önemli bir rol oynamış ve birçok alanda öncülük yapmıştır.
18. Yüzyılın Başlarındaki Osmanlı İmparatorluğu
18.yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu için imparatorluğun kadarini etkileyecek bir dönem olmuştur. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu gücünü kaybetmeye başlamış, iç ve dış sorunlara ve baskılara maruz kalmıştır. 18. yüzyılın sonları Osmanlı İmparatorluğu için uzun süren güçlü dönemin ardındaki düşüş niteliğindedir. Dönemin süre zarfı boyunca içerisinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve askeri zorluklar nedeni ile imparatorlukta önemli değişiklikler yaşanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisi, ticarette verilen tavizler ve daha birçok nedenden kaynaklı olarak zayıflamaya başlamıştır. Ekonominin zayıflamasının bir diğer nedeni ise iktidarın içinde bulunduğu hal ve hareketlerdir. Ekonomik gerileme, halkın yaşam standartlarını düşürmekle kalmayıp halkın toplumsal huzurunu da tehdit etmiştir.
Siyasal olarak, Osmanlı İmparatorluğu otoritesini koruyamamıştır bu yüzden de bölgesel beyliklerin otoritesi artmaya başlamıştır. Merkezi otoritenin zayıflaması ülke genelinde bağımsızlık hareketlerinin başlamasına ve toprak kayıplarına neden olmaya başlamıştır. Yönetimdeki dengesizlik durumu iç çatışmaların ve hükümet krizlerinin artmasına yol açmıştır. Bunlara ek olarak, diğer ülkelerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkisi artmıştır bu yüzden de imparatorluk kendi lehine işlemler yapamamaya başlamıştır. Sonucunda ise neredeyse tamamen diğer ülkelerin himayesi altına girmiştir.
Askeri açıdan ise Osmanlı İmparatorluğu'nun gücü ve etkisi azalmaya başlamıştır. Askeri gücü az olan bir ülke herhangi bir savaş ya da sorun karşısında topraklarını koruyamaz. Bu durumu fırsat bilen Avrupa ülkeleri Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını işgal etme ve etki alanlarını genişletmek amacıyla girişimlerinde bulunmuşlardır. Özellikle de Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na olan saldırısında Osmanlı'nın askeri gücü test edilmiştir ve imparatorluğun reforma ihtiyacı olduğunu düşünmüşlerdir.
Genel olarak 18. yüzyılın sonlarına dair olan kısım Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmek üzere olduğu anlara işaret eder. Makalenin bu bölümünde anlatılan bütün problemler ekonomik gerilemenin kökeninden geldiğini söyleyebiliriz. Bu dönemdeki dönümler 19. yüzyılda daha da fazla artarak etki yaratacaktır.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa
4.1. Mısır Valisi Olmadan Önce
Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ataları, Osmanlı İmparatorluğundaki toprak sorunları nedeni ile Konya’dan Erzincan/ Kavala’ya doğru göç etmişlerdir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, on yedi kardeşi arasından hayatta kalan tek kardeş olarak bilinmektedir. Hayatının ilk dönemlerinde babası ile tütün satarken babasının vefatının ardından himayesi altına girdiği amcası ile birlikte tütün ticaretine devam etmiştir. Amcası Osman Paşa’nın, Osmanlı İmparatorluğu tarafından idamında sonra tamamen kimsesiz ve koruyacak birisi olmadan hayatına devam etmiştir. Ticaret hayatı ise, Leon adlı Fransız bir tüccarlar tanıştıktan sonra devam etmiştir. Napolyon’un 1978 yılında gerçekleşen Mısır Seferinde; Fransızları Mısır’ın sınır dışına gönderilmesini sağlamakla sorumlu olan kaptan-ı derya Küçük Hüseyin Paşa, Kavala çorbacısı olan Hüseyin’den bir miktar kuvvet istemiştir. Çorbacı Hüseyin de içlerinde Mehmet Ali Paşa’nın da bulunduğu iki yüz seçkin askerini göndermiştir. Mısır geri alındıktan sonra Kavalalı Mehmet Ali Paşa tahsili olmamasına rağmen, askere giren tüm sivillerin maddi durumlarına bakan kişi haline gelmiştir. Mısır valisi Hüsrev paşa’nın başıbozuk askerlerinin (askere gorev sivil topluluğu) Mısırdan tahliye teşebbüsü ile başıbozuk askerleri isyan ettirdi. Buna ek olarak da Mısır valisi Hüsrev Paşa’nın firarına mecburiyet kılmıştıştır. Mısır valiliğini elde etmenin hayalini kuran Mehmet Ali Paşa, Mısır’a vali olarak atanan Hurşid Paşayı da bir yol bulup atlatarak 1804 senesinde istediği makama, valiliğe, erişmiştir.
4.2. Mısır Valisi Olduktan Sonra
Vali olur olmaz ciddi ve radikal işlere bulaşan Mehmet Ali Paşa, Mısır topraklarında söz geçirebilen memlükleri (İslam dünyasında hükümdara bağlı köle kökeninden gelen asker) kaldırmıştır. Avrupa’dan getirttiği insanlar ile birlikte daha güçlü bir ordu kurmuştur. 1811 yılında hala yönetimde söz sahibi olan memlüklerine karşı kesin olarak karşı çıkarak Mısır üzerindeki memlük sistemini tamamen ortadan kaldırmıştır. Sonrasında 1811-1818 yılları arasında orduları Osmanlı Sultanı adı altında Arabistan Yarımadasında bulunan Vahhabilere (İslama bağlı olan Sünni Hanbeli mezhebinin bir alt kolu olan ve Muhammed bin Abdulvehhab tarafından başlatılan firik akımıdır.) karşı savaşmıştır. Mekke ve Medine'nin topraklarını, Vahhabilerden aldıktan sonra şöhretini her tarafa yaymıştır. 1815 yılında Kahire'de yer alan Arnavut askerleri kısa süreli bir ayaklanma çıkarmıştır. 1815 yılında Kahire'de bulunan ve sorun çıkarabileceğini düşündüğü iki bin beş yüz Arnavut askerini, Sudan'ın fethi için 1821 yılında Sudan'a, Func Devleti'ne (Sennar merkezli kurulan siyahi islam krallığı) göndermiştir. Böylelikle Sudan artık Mısır'ın himayesi altına girmiş oldu. Mora'da gerçekleşen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun bastıramadığı isyanı seçkin olarak belirlenen askerleri ile bastırdı. Mehmet Ali Paşa, Mora isyanını bastırmasının karşılığı olarak Suriye topraklarının kendisine verilmesini istese de ikinci Mahmud olumlu bir cevap vermedi. Yayılılmacılık politikasını sadece güçlü bir merkezi otorite ve otoriteyi destekleyen askeri güç ve insan destekleri ile mümkün olabileceğini düşünen Mehmet Ali Paşa, ihtiyacı olan kaynakları kapsayan Suriye'yi himayesi altına almak için Akka Valisi Abdullah Paşa ile arasında bulunan ihtilafı bahane ederek İbrahim Paşa'nın kumandanı olduğu bir orduyu Suriye'ye gönderdi. Mehmet Ali Paşa, Suriye'yi almadan olayı bırakmayı planlamıyordu. Emri altında yirmi ila otuz bin arasında kabiliyetli asker, on beş ila da yirmi arasında gemilik donanması vardı ve amacı Suriye'yi Mısır'a bağlamaktı. Bu sıralarda Mehmet Ali Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu ile çakışmasına yol açacak bir olay meydana geldi. Suriye hakkındaki isteklerini belirterek oğlu İbrahim Paşa'nın yönettiği askerleri Akkaya yöneltti ve sahillere donanmalar çıkardı. Edirne valisi olan Hüseyin Paşa, Halep ile Humus arasında Mısır ordusuna karşı mağlup olduğu için Arnavutluktaki sorunlar ile uğraşan Sadrazam Reşid Mehmed Paşa kumandan olarak tayin edildi. Hüseyin Paşa'yı mağlup eden Mısır ordusu komutanı Kavalalı İbrahim Paşa, Toros dağlarını aşıp Konya'ya ulaşmıştır ve Konya ovasını ordugah olarak belirlemiştir.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı
1821 yılında ortaya çıkan Yunan isyanını merkezi otoritesi gittikçe zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu durduramamıştır. Durduramadığı için ise ikinci Mahmut, Mısır valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan destek istemiştir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa ise Mora ve Girit valiliklerinin kendisine verilmesi şartı ile isyanı bastırmayı kabul etmiştir. Avrupalı devletler karşılarında güçlü bir ülke, Osmanlı İmparatorluğu görmek istemediği için Yunanistan’a destek olmuşlardır. Yunanlılara destek olmalarının sonucunda ise Morada bağımsız bir Yunanistan devleti kurulmuştur. Mora valiliğinin Osmanlı İmparatorluğunun himayesinden çıkması ile birlikte Kavalalı Mehmet Ali Paşa Girit ve Suriye valiliklerini kendi himayesine almak için istemiştir. Fakat ikinci Mahmut bu istekleri reddetmiştir ve isyanı başlatan durum haline gelmiştir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı bastırmasının karşılığının olmamasından ötürü bir isyan edip, savaş başlatmıştır.
Güçlü ordusu olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğunu mağlup etmiştir ve ordusu Kütahya’ya kadar ilerlemiştir. Ordunun Kütahya’ya kadar ilerlemesi Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir tehlike arz etmiştir çünkü o zamanlar başkent olan İstanbul ile Kütahya birbirine yakındır ve eğer bir otorite ile yönetilen toprak parçasının merkezi ele geçirilirse otorite kırılır ve topraklar işgal eden kişiye geçer. Bu durum karşısında Osmanlı İmparatorluğu Fransa ve İngiltere’den yardım isteklerinde bulunmuştur fakat iki bölge de reddetmiştir. Bu olay ise iki ülkenin de karşılarında güçlü bir devlet istemediklerini belirtir bir niteliktedir. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun isteğinin reddedilmesi, İngiltere'ye olan güveni azaltmıştır. Bu olayın üzerine Osmanlı İmparatorluğu, Rusya’dan yardım istemiştir ve Rusya İstanbul’a bir donanma indirmiştir. Bir önceki olayın aksine bu durum Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmiştir. Rus donanmasının Akdeniz’e girmesini istemeyen İngiltere hemen araya girip Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 1833 Kütahya antlaşmasını imzalatmıştır.
Kütahya Antlaşması
Kütahya antlaşması 1833 yılında İngiltere’nin taraflara imzalatması ile olmuştur. Bu antlaşmaya göre Suriye ve Girit, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya verilmiştir. Adana ve Cidde valilikleri de Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu olan İbrahim Paşa’ya verilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu isyan boyunca Kavalalı mehmet Ali Paşa’ya karşı koyamayacağını, bastıramayacağını far etmiştir ve bunun üzerine Avrupa ülkelerinden destek konusunda yardım isteğinde bulunmuştur. Kütahya antllaşması sonrasında Osmanlı İmparatorluğu kiminle ittifak kurup kurmaması gerektiğini anlamıştır. Yani isyanda İngiltere yardımda bulunmadığı için Rusya ile ittifak kurmuştur.
Rusya’nın da çıkarları üzerine hareket etmesi sonucunda bu antlaşma sonrası Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak kurmuştur.
İngilterenin isyan sırasında destek olmaması sonucunda Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya yakınlaşmıştır. Fakat bunun olmasını istemeyen İngiltere bu yakınlaşmayı önlemek amacı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun güvenini tekrardan kazanmaya çalıştı çünkü eğer Osmanlı ile Rusya ittifak olacak ise bu Rusların boğazlar üzerinde söz sahibi olabilmesini de mümkün kılar ve bu durum ise İngilterenin aleyhine olur. İngiltere’nin asıl amaçlarından biri de Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya’nın uzaklaşmasını sağlamaktır.
Fransa Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanında tamamen Mısır’ı desteklemiştir çünkü Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da yaptığı ıslahatlarda Fransa’nın büyük bir desteği bulunmaktadır ve bu yüzden Fransa Mısır üzerinde imtiyazlara sahiptir. Fransa’da bu imtiyaz alanını genişletmek istediği için isyanda tamamen Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı desteklemiştir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı sürecinde Fransa, Osmanlı İmparatorluğunun Kuzey Afrika bölgesinde bulunan Cezayir’i işgal etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun kaybettiği Cezayir ise Kuzey Afrika bölgesindeki ilk toprak kaybı olmuştur. Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesinden sömürge kaynağı olduğu için aldığı konusunda yorum yapabiliriz. Buradan da Fransa’nın Osmalı İmparatorluğu üzerinde sömürge yayılmacı, sömürgeci politikası vardır.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğu tamamen yıkmaya çok yaklaşmışken ve bu sırada Avrupa devletlerinin onu durdurması sayesinde isyanı bıraktığı için herhangi istemediği bir durum karşısında Osmanlı İmparatorluğunu yıkabilecek güçte olduğunu fark etmiştir.
Nizip Savaşı
14 Mayıs 1833 tarihinde gerçekleşen Kütahya Antlaşmasında iki taraf da kararlardan memnun değildi. O zamanki Osmanlı Devleti'nin padişahı ikinci Mahmut, Mehmet Ali Paşa'ya verilen Adana, Cizre, Girit, Suriye valiliklerini geri istiyordu çünkü bu eyaletler zengindi. Mehmet Ali Paşa ise aldığı valilikleri yetersiz buluyordu. Bunlara ek olarak ticaret konusunda da anlaşmazlık çıkmıştır. Mısırın vereceği vergi miktarı da anlaşmazlık çıkarmıştı.
İngiltere ise, Suriye ve Mısır'ın ticaret yollarını Mehmet Ali Paşa'nın İngiltere'ye kapaması konusunda rahatsız oldu. Bir de bunu yapabilecek kapasitesi olan bir yöneticinin doğu bölgesinde genişleyip kendisine sıkıntı yaratması konusunda endişeye kapılmıştır.
Fransa ise Mehmet Ali Paşa'nın isyanından sonra Mısır üzerinde daha fazla imtiyaza sahip olmuştur. Bu yüzden Fransa bu durumdan hoşnut kalmış olarak değerlendirilebilir.
Savaşın başlaması ise tarafların birbirlerini kışkırtması olmuştur. İngiltere kendi çıkarı için Osmanlı Devleti'ni kışkırtmıştır.
1834 yılında Mehmet Ali Paşa'ya karşı bir ayaklanma olmuştur. Bundan dolayı da Fırat Nehrinin oradaki insanlar da Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmaya başlamıştır. Durumu lehine çevirmek isteyen Osmanlı Devleti Suriye ve Lübnan bölgelerindeki Mısır'ın egemenliğini sona erdirmeye karar vermiştir.
Osmanlı Devleti, Hafız Mehmet Paşa'nın başında olduğu orduyu Urfa'ya doğru yönlendirmiştir. Osmanlı Devleti'nin ordusunda öncelikle Moltke olmak üzere toplamda dört adet Prusyalı asker bulunmuştur. Aynı zamanda Mehmet Ali Paşa'nın oğlu olan İbrahim Paşa'nın başında olduğu Mısır'ın kırk bin kişilik ordusu ise Halep sınırları içerisinde Osmanlı Devleti'nin ordusunu bekliyorlarmış.
İbrahim Paşa'dan gelen Osmanlı ordusuna saldırması emri ile birlikte Mısır ordusu Nizip'de bulunan ovaya gelmiştir. Aynı zamanda Osmanlı ordusunun durumuna bakılıcak olursa daha iyi durumdaydı. İbrahim Paşa'nın savaş stratejisi yardımıyla Osmanlı ordusunun kanatlarını kuşatacak şekilde sardı ve Mısır ordusu sonunda hareket haline geçmiştir. Strateji dolayısı ile Mısır ordusu, Osmanlı'nın ordusunu dört saat içerisinde yenmiştir. Bu olayın sonucunda Anadolu'nun kapıları İbrahim Paşa'ya açılmıştır. Osmanlı Devleti'nin ordusu Avrupa Devletleri sayesinde Mısır ordusunun elinden kurtulmuştur eğer İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya gibi büyük ülkeler olmasaydı Osmanlı ordusu düştüğü zor durumdan kurtulamazdı.
Mehmet Ali Paşa'nın ordusunun haberi İstanbul'a ulaşamadan ikinci Mahmut ölmüştür. Onun yerine tahta Abdülmecid geçmiştir.
Osmanlı donanmasının başı, Ahmet Paşa donanmayı İskendireye'ye götürerek Mehmet Ali Paşa'ya teslim etmiştir. Ordusunu ve donanmasını kaybeden Osmablı devleti önceki hallerine kıyasla daha kötü bir duruma düşmüştür. Bu yeniliş haberinden sonra Osmanlı Devleti'nin delegeleri: İngiltere, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı Devleti Londra'da toplantı düzenlemiştir. Mısır sorunu üzerinde tartışarak antlaşmayı 1840 yılında imzalamışlardır.
Antlaşmadan hoşnut olmayan Mehmet Ali Paşa, Fransa'ya güvenerek antlaşmayı imzalamamıştır. Bundan kaynaklı olarak da savaş yeniden başlamıştır. Savaşta Osmanlı ve İngiltere orduları Suriye ve Mısır'ın kıyılarını ablukaya almıştır. Beyrut bölgesi geri alınmıştır. Bu sefer İbrahim Paşa, Osmanlı Devleti'nin ordusunun karşısında yenilmeye başlamıştır. Osmanlı ve İngiltere orduları giderek Mısır'a gitmeye başlamıştır. Bu sıkıntıdan kaynaklı olarak da Mehmet Ali Paşa, Londra Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. Sonuç olarak, Mısır iç işlerinde bağımsız fakat dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı olan bir devlet olmuştur.
Hünkar İskelesi Antlaşması
8 Temmuz 1833'te imzalanan antlaşma genel olarak Osmanlı ve Rusya'yı kapsıyordu. Antlaşma daha çok bu iki ülkenin ilişkisine dairdi. Osmanlı İmparatorluğunun amacı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya karşı gelecek gücü olmadığını fark edince ittifak bulma amacı içersindeydi. İsyan boyunca destek olan Rusya ile de bu amaç dahilinde sözleşme imzalanmıştır. Rusya'nın amacı ise Osmanlı İmparatorluğunun 18 yüzyılın başlarından beri zor durumda olması ve sıcak denizlere inme isteğidir. Maddelerden bazıları: Osmanlı Devleti saldırıya uğrarsa Rusya, Osmanlı Devleti'ne yardım edecektir ve Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlı boğazları kapayacaktır. İkinci maddeden yola çıkarak Osmanlı Devletinin, Rusya'ya savaş açılırsa onu korumak olduğunu söyleyebiliriz. Buradan yola çıkarak da Rusya'nın Osmanlı Devleti'nin jeopolitik konumundan yararlandığı yorumu yapılabilir.
Antlaşmanın yapıldığını duyan Fransa ve İngiltere duruma hemen ayaklandılar çünkü İngiltere çökmek üzere olan Osmanlıyı istiyordu. Ayrıca Rusya'nın boğazlarda ayrıcalıklı konuma gelmesi de İngiltere'yi rahatsız eden başka bir unsurdur. Son olarak da İngiltere iki ülkenin yakınlaşmasını istememiştir çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ile Akdeniz arasındaki bir tampon görevi görmektedir ve İngiltere Rusya'nın Akdeniz'e inmesini istememiştir. Bunun karşısında İzmir'e İngiliz askerleri gitmiştir.
Hünkar iskelesi antlaşması "boğazlar sorununu" başlatmıştır ve sonrasında 1841 yılında yapılan Londra Konferansında sorun tekrardan görüşülmüştür. 1841 yılında olmasının en büyük sebebi ise antlaşmanın sekiz yıllık süre zarfı için imzalanamasıdır.
Baltalimanı Ticaret Antlaşması
Osmanlı Devleti 1833 yılında yaptığı Hünkar İskelesi Antlaşmasından sonra Rusya'ya güvenemeyeceğini anlamıştır. İlk isyanda İngiltere'nin yardımcı olmaması Osmanlı Devleti ile Rusya'nın yakınlaşmasına yol açmıştır fakat ikinci isyanda yaptığı yardım sayesinde Osmanlı devletinin güvenini tekrardan kazanmıştır. Bunun üzerine de İngiltere durumu lehine çevirerek Baltalimanı Ticaret Antlaşmasını yapmıştır.
Baltalimani Antlaşması Osmanlı ve İngiltere arasında 16 Ağustos 1838 zamanında yapılan bir ticaret antlaşmasıdır.
Osmanlı İmparatorluğu 1826 yılından beri tekel sistemine göre vergi kesiyordu. Bu durum İngiltereyi rahatsız edince kendilerine ayrıcalık tanınması için sürekli Osmanlıya baskı yapıyordu.
Osmanlı'nın Rusya ile yakınlaşmasından rahatsız olan İngiltere kendilerine ticarette ayrıcalık tanındıracak bir anlaşmaya (Baltalimanı Ticaret Antlaşması) karşılık yardım teklifini kabul etti. Osmanlı Devleti Baltalimanı Ticaret Antlaşmasını imzalayarak İngiltere'nin yarı sömürgesi ve açık pazarı haline gelmiştir. Antlaşmanın maddelerinde genel olarak İngiliz tüccarların vergilerinin azaltılması üzerindedir. Hatta durum Osmanlı tüccarlarının bile daha fazla vergi vermesi kadar gitmiştir.
Londra Konferansları ile Sorunun Çözümü
İkinci Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanından sonra İngiltere, Rusya'nın Osmanlı'ya yardım etmesine fırsat tanımadan Londra'da Mısır sorununun çözümüne kavuşturmak amacıyla bir toplantı düzenlemiştir. Bu konferansın Londra'da olmasının sebebi İngiltere'nin ev sahibi olmasıyla birlikte alınacak kararlar doğrultusunda daha etkili olmak istemesi olmuştur.
Osmanlı Devleti 1840 Londra Konferansından önce tanzimat fermanını yayınlamıştır. Bunun amaçlarından bir tanesi toplantı esnasında dikkat çekebilmek ve olayı kendi lehine doğru çözülebilmesini sağlamaya çalışmak olarak özetlenebilir.
İlk başta Londra Konferansında alınan kararlar doğrultusunda oluşturulan antlaşma Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın hoşuna gitmemiştir. Bu yüzden de arada Nizip Savaşı gerçekleşmiştir. Savaş sonucunda ise Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın yenilgisinden dolayı 1840 yılında antlaşma imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre Adana, Suriye, Girit ve Cidde Osmanlı Devleti'nin himayesi altında olacaktır. Mısır, saltanat sisteminin olması şartı ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya geri verilmiştir. Son olarak da Mısır'da Osmanlı padişahı adına toplanan vergilerin dörtte biri Osmanlı Devletine verilecektir.
Antlaşmada Osmanlı Devleti'nin kazançlı çıkması konferansa İngiltere'nin ev sahipliği yapmasıdır. İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni desteklemesinin nedenleri: Osmanlı'nın güvenini tekrardan kazanmak ve Rusya'dan uzaklaştırmak, Tanzimat fermanı, Baltalimanı Ticaret Antlaşmasını ve Akdeniz'de güçlü bir Rusya ya da Kavalalı Mehmet Paşa görmekten çekinmesi şeklinde özetlenebilir.
1841 Londra Konferansının toplanma sebebi Hünkar İskelesi antlaşmasının süresinin dolmasıdır.
İngiltere'nin konferanstaki amaçları: Rusya'nın boğazlar üzerindeki avantajlı konumuna son vermek, boğazlardaki avantajı kendi lehine çevirmek denilebilir.
Konferans sonucunda 1841 Londra Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmanın maddeleri: Boğazlar Osmanlı Devleti'nin toprağı sayılmıştır, boğazlardan barış zamanında hiç bir ülkenin savaş gemisi geçmeyecek...
1841 Londra Boğazlar Sözleşmesinin sonuçları ise: Osmanlı Devleti'nin boğazlar üzerindeki sonsuz hakimiyeti kısıtlanmıştır, boğazlar uluslararası sorun haline gelmiştir ve Rusya'nın boğazlar üzerindeki avantajlı durumu sona ermiş; boğazlardaki avantajlı konuma İngiltere geçmiştir.
Sonuç
Sonuç olarak, Mehmet Ali Paşa olayı objektif olarak incelendiğinde haklı bir isyandır çünkü ikinci Mahmut'un Yunanlıları bastırmadan önce verdiği vaatleri sonradan gerçekleştirmemesi bakıldığında etiken doğru olmayan bir durumdur. Bu yüzden isyanın doğru bir isyan olduğu kanısındayım. Bu durumda aslında ülkelerin tekrardan kendi çıkarlarına göre hareket ettiklerini anlayabiliriz çünkü ilk isyanda İngiltere Osmanlı Devleti'nin yanında değilken ikinci isyan esnasında Osmanlı Devleti'ni desteklemiştir çünkü Rusya ve Osmanlı ittifakı kendisi için sıkıntı oluşturabilecek durumda olabilecekti.
Londra Konferansları ve antlaşmaları sonucunda olayın Osmanlı Devleti'nin lehine çözülmesi de aslında ülkeler arasındaki adaletsizliği ve çıkarcılığı kanıtlar nitelik taşımaktadır.
Adaletsizliğin yanı sıra psikolojiyi de işin içine katarsak insanlar daha çok kendi çıkarlarını umursamaktadır ve bir ülke yönetirken bu çıkarcılığın daha da artacağını düşünmekteyim.
Olayı sınır bakımından günümüz ile karşılaştırıldığında Mısır'ın bağımsızlaştığını görebiliriz. Buradan da başka etkenler de dahil olsa da Mehmet Ali Paşa'nın isyanının uzun vadede işe yaradığı düşünülebilir.