top of page

Kabine Sistemi ve Meclis Hükümeti Sistemi Karşılaştırmalı Analizi


İçindekiler:

  1. Giriş

  2. Kabine Sistemi

    2.1  Kabine Sisteminin Temel Özellikleri

    2.2  Kabine Sisteminin Tarihi ve Gelişimi

    2.3  Kabine Sistemlerinin Avantaj ve Dezavantajları

  3. Meclis Hükümeti Sistemi

    3.1  Meclis Hükümeti Sisteminin Temel Özellikleri

    3.2  Meclis Hükümeti Sisteminin Tarihi ve Gelişimi

    3.3  Meclis Hükümeti Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

  4. Kabine Sistemi ve Meclis Hükümeti Sistemi Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar

  5. Sonuç

  6. Kaynakça



  1. Giriş


Devletlerin yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç ana organı bulunmaktadır. Yasama, temel yasaların düzenlenmesi ve değiştirilmesinden, yürütme yasama tarafından belirlenen yasaların yürürlüğe konulmasından, yargı ise yasalara uymayan birey ve kurumları denetlemekten sorumludur. Ülkemizde yasama organı TBMM’ye, yürütme organı Türkiye Devleti Hükümeti, bakanlar kuruluna, yargı organı ise bağımsız mahkemeler tarafından yürütütlür. Ülkelerin hükümet sistemleri, o ülkenin nasıl yönetildiğini, kararların nasıl verildiğini, sosyal hayatı ve bu üç unsurun kimler tarafından yönetileceğini belirleyen unsurlardır. Bir ülkenin ideal yönetimi için uygun bir hükümet sistemi seçmek oldukça önemlidir. Birbirinden farklı ülkeler, sosyal ve politik yasaları, ekonomik durumları, tarihleri ve çeşitli ihtiyaçları sebebiyle farklı hükümet sistemlerini tercih edip uygulamaktadır. Ülkelerin hükümet sistemleri otoriterlik ve totalitarizm gibi farklı ideolojiler çerçevesinde şekillenir. Hükümet sistemleri, kuvvet birliğine ve kuvvet ayrılığına dayanan sistemler olarak ikiye ayrılır. Kuvvetler birliğine dayanan sistemlere kuvvetlerin yasamada toplandığı meclis hükümeti sistemi ve kuvvetlerin yürütmede toplandığı diktatörlük sistemleri örnek verilebilir. Kuvvetler ayrılığına dayanan sistemler demokratik sistemlerden oluşmaktadır. Montesquieu yasama, yürütme ve yargı organlarının ayrılması gerektiğini aksi bir durumda özgürlüğün mümkün olamayacağını savunmuştur. Buna ek olarak, aynı sistemlerin farklı ülkelerde aynı sonuçları doğurması beklenmemelidir. Örnek olarak, Amerika Birleşik Devletleri ve Latin Amerika başkanlık sistemi ile yönetilmektedir ancak tarihi geçmişi ve sosyal koşulları gibi faktörlerin birbirinden oldukça farklı olması nedeniyle başkanlık sisteminin doğurduğu sonuçlar da farklılık göstermiştir. Ülke için iyi işleyen bir hükümet sisteminin ülke içerisinde getirileri oldukça fazladır. Sonuç olarak, meclis hükümeti ve kabine sisteminin özellikleri, farklılıkları ve Türkiye’de uygulanabilirliği bu makalede detaylı bir şekilde incelenecektir.



  1. Kabine Sistemi


Hükümet sistemlerinin bir türü olan ve ülkemizde bakanlık kurulu olarak adlandırılan Kabine Sistemi demokratik ülkeler arasında oldukça yaygındır. Farklı ülkelerde bakanlık konseyi ve devlet konseyi gibi isimler kullanılmaktadır bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde bakanlara sekreter ismi verilmektedir. Türkiye’de cumhuriyetin kurulması ile birlikte 23 Nisan 1923 tarihinden cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin tarihi olan 16 Nisan 2017 tarihine kadar bu sistem kullanılmıştır.


2.1 Kabine Sisteminin Temel Özellikleri

Kabine sistemi bir bakanlar kurulundan oluşur ve bu doğrultuda ülkede gerçekleşen seçim sonrası en çok oy almış partinin başkanı bakanlar kurulunu oluşturarak başbakanlık görevini üstlenir. Bakanlar Kurulunun görevlerinin işleyişlerini takip etmeyi amaçlayan bir Bakanlar Kurulu Sekreterliği bulunur. Bu sekreterliğin başbakanlar tarafından verilen görevleri yerine getirmek, yapılan görüşmeler arşivlemek ve görüşme gündemlerini hazırlamak gibi görevleri bulunur. Kabinede Başbakan tarafından onay almamış kararlar uygulanamaz. Görüşmelerin yapılacağı saatler ve gündem de Bakanlar Kurulunun Çalışma Usulüne İlişkin Esaslar’da belirtildiği üzere Başbakanın kararıdır. Toplantılar gizli bir biçimde gerçekleşir bu sebepten dolayı kararların hangi yöntemle alındığı belirsizdir. Ülkemizde Kanuni İdare İlkesinin anayasadaki açıklaması olan 1982 Anayasası’nın 123/1. maddesi “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.” yasası doğrultusunda yasama organın yasalara aykırı olmaması şartıyla idarenin kuruluşu ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmakta serbest olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, olağanüstü ve özel durumlarda, yasaya bağlı olaraktan yürürlüğe konan düzenlemeler olan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) sadece bakanlar kurulu tarafından çıkartılabilmektedir fakat, TBMM tarafından çıkarılmış olan bir yetki kanunu bulunmadığı sürece bu düzenlemeler kullanılamamaktadır. Bu güç, bakanlar kurulunun yasama organı üzerinde sahip olduğu haklar ile paralellik göstermektedir. KHK’lar dışında iki tür kararname bulunur bunlar Bakanlar Kurulu ve müşterek kararnamesidir. Bakanlar kurulu kararnamesi adından da anlaşılabileceği üzere Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılır ayrıca Cumhurbaşkanı ve Başbakanın imzalarını taşır. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın ek olarak ilgili bakanların imzasını taşıyan kararnameler ise müşterek kararnameler olarak isimlendirilir. Ayrıca, bu sistem bünyesinde tüzük çıkarabilme yetkisi de sadece bakanlar kurulundadır, cumhurbaşkanlığı veya başbakanların böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. En başta kanun tasarılar hazırlamakla görevli olan Bakanlık Kurulu yasamanın niteliklerinin ve gündeminin belirlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Bu bağlamda, bakanlar kurulu yasama organına yön vermektedir. Birçok ülkede bakanların milletvekilleri arasından seçilmesine rağmen başkanlık sistemini benimseyen Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yasaları doğrultusunda milletvekilleri bakanlık kurulu üyesi olamamaktadır. Kabine sistemi güçler ayrılığına dayanan sistemler arasında yer alır ve yasama, yürütme, yargı organları birbirinden bağımsız çalışır. Kabine sistemi, bakanların uzmanlaşmış memurlar olduğu bir idari yapıyı temsil eder. Her bakan belirli bir bakanlığa veya daireye başkanlık eder ve kendi alanında sorumluluklara sahiptir. Bakanlar Kuruluna devlet başkanı veya gerektiğinde veya uygun görülürse cumhurbaşkanı başkanlık edebilir. Yönetim kurulu genellikle düzenli olarak toplanır ve önemli kararları birlikte alır. Kabine sistemi idarenin etkinliğini artırabilir, çünkü bakanlar kendi departmanlarıyla ilgili konularda uzmanlığa ve deneyime sahiptir. Karar verme süreçlerinin hızlı ve verimli olması sistemin yardımıyla oldukça kolaylaşır. Bakanlar hükümet politikasına karar verir ve uygular, yasa tasarıları hazırlar, bütçeyi yönetir ve iç ve dış politikayı şekillendirir. 1982 Anayasası’nın 112. maddesinde belirtildiği üzere bakanlar kurulunun temel görevi genel siyasetin yürütülmesidir. Kabine sisteminin hakları ve görevleri çeşitli anayasalarda yer almaktadır ancak her görevin belirtildiği bir kaynak bulunmamaktadır. Her ülkenin kendi idari sistemi ve hükümet yapısı vardır, bu nedenle hükümet sisteminin işleyişi ve yetkileri ülkeden ülkeye değişebilir. Kabine sistemi, siyasi istikrarın sağlanması, hükümet politikasının uygulanması ve kamu yönetiminin etkinliği açısından önemlidir. Kabine toplantıları belirli aralıklarla düzenli olarak gerçekleşir, güncel sorunlar çerçevesinde çeşitli çözüm önerileri getirilir ve kararlar oy birliği ile alınır. Kurul başbakanın başkanlığında toplanır ancak gerekli durumlarda cumhurbaşkanlığı başkanlığında da toplanabilmektedir. Kabinede alınan kararların ülke için sağlıklı ve yararlı olması açısından kararlar bu alanda tecrübeleri kişilerin ışığında alınmalıdır. Karar alma süreci bu şekilde gerçekleşmediği takdirde Bakanlık Kurulu ve dolayısıyla kollektif karar alma biçimi anlamsızlaşır.


2.2 Kabine Sisteminin Tarihi ve Gelişimi

Kabine sistemi, bakanlar kurulu, hükümet sisteminin bir parçası olarak tarih boyunca farklı ülkeler tarafından kullanılmış ve bu tarihsel süreçte evrime uğramıştır. Kabine sisteminin ilk kullanılma tarihi Roma ve Antik Yunan’a kadar uzanmaktadır. Antik Yunan döneminde, Antik Yunan Konseyi bir diğer adıyla Boule adlı bir sistem kullanılmıştır. Bir danışma organı olan Boule yaşları 30’dan fazla olma ve iki kere hizmet verebilme kaydıyla 400 ve 500 aralığında üye sayısı bulunmuştur. Bu üyeler Antik Yunan’ın farklı bölgelerinden 10 kabile tarafından eşit sayılarla seçilmiştir ve kentin önde gelen vatandaşlarından oluşturulmuş bir sistemdir. Ayrıca, her biri sırasıyla olmak üzere üyeler başkanlık görevi yapmıştır. Boule’un temel görevi, bakanlar kuruluna benzer olarak, meclisin gündemine yön vermek, farklı görev için yetkilileri belirlemekti. Zaman ilerledikçe Antik Yunan Konseyi çalışmalarının yönünü değiştirmeye başladı. Donanma ve yargı organını yönlendirme amacıyla kurulan Boule zamanla sivil ve cezai mevzuatta yer aldı. Roma’da ise kabine sistemine oldukça benzer olarak senato ve konsül sistemi kullanılmıştır. Aynı bakanlık kurulu gibi yasama organının bir parçası olan senato, senatör adı verilen soylu kesimden gelen vatandaşlardan oluşur. Bu sistem genellikle çift meclisli ülkelerde kullanılır ve ilk olarak Roma’da kullanılmıştır. Buna ek olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Türkiye’de de meclisin yanı sıra senato sistemi kullanılmıştır. Konsül ise yine üst düzey yöneticilerden oluşan karar verme ve yasama topluluğudur. Roma Cumhuriyeti’nde, Roma Krallığı’nın tam tersine tek adam yönetimi yerine yargılama ve savaş gibi farklı başlıklar altında birçok kapsül kullanılmıştır. Bu konsüllerde yer alan bireylerin soylu ve entelektüel birikiminin olması beklenmiştir. Ayrıca bu konsüllerdeki bireyler bir yıl boyunca alanlarda görev yapıp ardından standart bir Roma vatandaşı haline gelirdi ve bu süreçten sonra hala yaptıkları işlerden sorumlu tutulurlardı. İlerleyen süreçte kabine sistemi önemini kaybetmemiş ve Orta Çağ Avrupası monarşilerinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu dönemde kralın öncülüğünde toplanan kabine çeşitli yasalar çıkarma ve yürütme gibi görevleri üstlenmiştir. Üyeleri o günün önde gelen politikacıları, danışmanları ve bakanlarından oluşmuştur. Günümüze en benzer olan modern kabine sistemi ise 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde kraliyet üyelerinin meclis üzerindeki söz hakkı biraz daha azaltılmıştır ve onun yerine bakanlar kabineye daha çok dahil edilmiş ve aktif bir rol oynamaya başlamışlardır. Ancak, kararlar kralın onayıyla çıkarılabilmiştir. Üyeler, çeşitli alanlarda uzmanlaşmış kişiler oluşmuştur ve kabine merkezi bir karar organı olarak hareket etmiştir. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda, Avrupa’daki çağdaş yönetim sistemine ayak uydurma amacıyla günümüze çok benzer olarak bir kabine sistemi kullanılmıştır. Osmanlı 18. yüzyıla kadar Divan-ı Hümayun sistemini kullanmıştır, ilerleyen süreçte padişahlar Divan-Hümayuna katılım göstermeyi bırakmış ve yürütme görevini Sadrazam (Vezir-i Azam) eline aldı. Bu sistem evrilerek tek bir kişinin öncülüğüne dayanmaktan çıkarılıp bakanlar ve başbakanların rol oynadığı bir kurum haline geldi. Günümüze gelindiğinde kabine sistemi ,bakanlar kurulu, hala oldukça fazla ülkede yasama organının bir parçası olarak kullanılmaktadır. Kabine politik süreçlerde farklı alanlardaki deneyimleri ve perspektifleri ortaya çıkmasına katkı sağlamasıyla birlikte toplumsal gelişimi teşvik etmiştir ve tarih boyunca birçok farklı medeniyet tarafından aynı amaçla kullanılmıştır.


2.3 Kabine Sistemlerinin Avantaj ve Dezavantajları

Kabine sistemi, içerisinde farklı deneyim ve uzmanlıklara sahip bireyleri içermesinden dolayı çeşitli avantaj ve dezavantajlar bulundurmaktadır. Kabine sisteminin avantajlarına bakılacak olunursa ilk ve en önemli avantajlarından biri barındırdığı üyelerin farklı alanlarda sahip olduğu uzmanlıkların karar verme sürecine büyük katkı sağlamasıdır. Farklı politikalar belirlenir ve yürütmeye konulurken bilgi birikimi oldukça büyük bir önem taşır. Ayrıca, farklı deneyimler bireylerin farklı bakış açılarına sahip olmasını sağlar bu şekilde bir karar alınırken farklı açılardan bakılır ve en efektif şekilde karar verme süreci gerçekleştirilir. Buna ek olarak, farklı fikirlerin bir araya gelmesi sayesinde kararlar daha dengeli ve daha kapsayıcı bir şekilde oluşturulmuş olur. Bu da daha sağlam politikaların çıkarılmasına olanak sağlar. Bir diğer avantajı ise Kabine sisteminde yasama ve yürütme organları işbirliği içinde çalışır. Bu sayede anlaşmazlıkların çıkma ve kriz oluşma ihtimali en aza indirgenmiş olur. Kriz durumlarında ‘güvensizlik oyu” ve “fesih” gibi çözümler kullanılarak rejimdeki tıkanmalar önlenmiş ve daha uzlaşmacı bir ortamda kararlar alınmış olur. Ayrıca Kabine Sistemi muhalefet partilerin hükümet sisteminden ve karar sürecinden dışlanmamasını sağlayıp onlara koalisyon hükümetler doğrultusunda hükümet olma imkanı tanır. Bu sayede, küçük partilerin çıkarları da göz önünde bulundurulmuş olur. Buna ek olarak, siyasi gerginlik azaltılmış olur. Bu doğrultuda devlet başkanı tarafsız ve objektif olacak şekilde uzlaştırıcı ve arabuluculuk görevi üstenir. Bu avantajların yanında sistemin farklı dezavantajları da bulunmaktadır. En olası dezavantaj kabine üyelerinin farklı politik görüşlerine sahip olmasından dolayı verilecek kararların tutarsız olabilme ihtimalidir. Bunun yanı sıra yürütme istikrarsızlığı da büyük bir sorundur. Yasama organı güvene dayalıdır ve güven bozulduğu an hükümet tarafından son verebilme yetkisi ve kabinede farklı partiler dolayısıyla çoğunluk sağlanamaması, koalisyon hükümetlerin kurulması dolayısıyla kabine sisteminde hükümet risk altındadır. Buna örnek olarak, Türkiye’de 1961 ve 1981 yılları arasında 21 hükümet kurulmuştur ki bu sistemi başarılı bir şekilde uygulayan Hollanda ve İsveç gibi ülkelere bakıldığında en uygun hükümet süresi 22 aydır. Ayrıca bu dönemde hükümet istikrarsızlıkları sebebiyle Türkiye’de birçok darbe girişiminin gerçekleştiği görülmüştür. Bunun temel sebebi koalisyon hükümetlerin daima bir çatışma içerisinde olması ve bunun sistemi olumsuz etkilemesidir. Bu durum belirsizliklere dolayısıyla erken seçime yol açabilir ve demokratik yönetimi zedeler.



  1. Meclis Hükümeti Sistemi


Meclis Hükümeti Sisteminde sistem meclisin üstünlüğüne dayanır, yasama ve yürütme kuvvetleri tek mecliste birleşir, kuvvetler birliği bu sistemde esastır. Ancak dünya genelinde üzerine az çalışılmış bir konudur bunun sebebi Robespierre'in teröründen sorumlu tutulmuş olmasıdır. Türkiye’de TBMM’nin açılmasının ardından cumhuriyetin ilanına kadar bu sistem kullanılmıştır.


3.1 Meclis Hükümeti Sisteminin Temel Özellikleri

Kuvvetler birliği ilkesinde dayalı bu sistemde yasama ve yürütme organları meclisin elindedir ancak bu durum iki organın kesinlikle birlikte yürütülmediği sürece Meclis Hükümeti Sisteminin var olmayacağı anlamına gelmemektedir. Yürütme organının çok kalabalık bir mecliste yürütülmesi neredeyse imkansız olacağı için bu görevi daha küçük çaplı komiteler üstlenmiştir. Bu sisteme göre yürütme organının tek bir kişi elinde değil bir komitenin elinde olması uygun görülmüştür bunun amacı herhangi bir bireyin çok güç kazanmasının önüne geçmektir. Meclis hükümeti Sistemi, diğer bir adıyla konvansiyon kuramı tek bir meclisin olması gerektiğini savunur bunun sebebi eğer ikinci bir meclis olursa halkın özgürlüğünün kısıtlanabileceği düşüncesidir. Meclis Hükümeti Sistemi ve Parlamenter Sistem çoğu noktada birbirine paralellik göstermektedir ancak aralarında bazı oldukça önemli farklar bulunur. Meclis Hükümetinin bir özelliği meclisin toplantı zamanlarına kendi karar vermesi ve kendini fesh etme hakkına sahip olmasıdır. Parlamenter Sistemde meclis hükümeti düşürebilir fakat yürütme sisteminin de meclisi fesh etme hakkı bulunur ve her üyenin görevini sonlandırabilir, meclis hükümetinde böyle bir şey olası değildir. Bu sistemde meclis yürütmenin aldığı kararları değiştirebilmekte veya iptal edebilmektedir. Bu yüzden meclisin sürekli toplantı alması gerekmektedir. Parlamenter sistemde meclis hükümetin güvenini kazanmak zorundadır bu durum meclis ve hükümetin farklı kimliklere dönüşmesinde sebep olur. Bu doğrultuda hükümet meclise istediği emri verebilir hale gelir. Meclis Hükümetinde bu durum oluşmaz meclis ve hükümet aynı çatı altındadır, meclis kendi kendini yönetir. Meclis Hükümeti Sistemine genellikle kriz durumlarında başvurulmuştur. Bir anayasa çıkarılacağı zaman tüm iktidarlar tek meclis altında birleşmiş ve bir karar alma organı yaratmıştır. Buna örnek olarak Ulusal Kurtuluş Savaşında bir süre Meclis Hükümeti Sistemi uygulanmıştır bu durum savaşın yürürlüğünü kolaylaştırmıştır ancak Osmanlı’daki monarşi üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Ayrıca 1923 yılında Türkiye’de bu sistem kullanılmak üzere çalışmalar yapılmıştır fakat sapmalarla karşılaşılması sebebiyle uygulanmamıştır. Bu duruma farklı bir örnek olarak Fransa’da III. Cumhuriyet’in kurulma aşamasında geçici olarak Meclis Hükümeti Sistemi kullanılmıştır. Günümüzde yalnızca İsveç bu sistemi kullanmaktadır ancak kullanılan sistem saf Meclis Hükümeti Sistemi olmayıp içerisinde Başkanlık ve Parlamenter sistemlerin özelliklerini barındırmaktadır. Örneğin meclis yürütme organı görevini üstlenen Federal Konseyi üyelerinin görevlerine son veremez, bu durum saf Meclis Hükümeti Sistemine terstir.


Meclis hükümeti sisteminde karşılaşılan en büyük sorun kuramsal olarak ne kadar yürütmenin meclise bağlı olarak çalıştığı görülse de sistem uygulanmaya konduğunda yürütme meclis üzerinde bir otorite kurmaktadır. Alman bir politikacı olan Karl Loewenstein bu durumu destekleyerek şu ifadeyi belirtmiştir: “Meclis yönetemez. En fazla yapabileceği yönetici grubu iktidara oturtmaktır. Bu gerçekleştikten sonra Aristo’nun sözünü ettiği değişim gerçekleşerek, demokrasi otokrasiye dönüşür. Meclis Hükümeti öyle nazik bir demokratik platform üzerindedir ki, bu platform üzerine tek bir kişinin (...) otokratik yönetimi çıkabilir.” (Loewenstein, a.g.e., s. 83.) Bu durumda Meclis Hükümeti düşünsel açıdan yönetime yarar sağlayabilecek nitelikte olsa da uygulamaya geçildiğinde insanoğlundaki güç kazanma ve otorite kurma isteğine yenik düşüp olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.


3.2 Meclis Hükümeti Sisteminin Tarihi ve Gelişimi

Meclis Hükümeti Sisteminin, konvansiyonel kuramın temelleri temsili demokrasiye karşı olan Rousseau’nun ulusal egemenliğin bölünmez oluşu ilkesine dayanmaktadır. Meclis Hükümeti Sisteminin tarihi Kabine Sistemi gibi Antik Yunan ve Roma dönemlerine kadar uzamaktadır. Demokratik ilkelerin gelişmeye başlaması, kralın elindeki yetkinin azalması ve meclisin daha büyük bir rol oynamaya başlaması ile beraber meclis hükümeti öne çıkmaya başlamıştır. Meclis Hükümetinin ilk örnekleri İngiltere’de bir insan hakları bildirgesi olan Magna Carta’nın kabulü ile birlikte görülmeye başlamıştır. İngiltere’nin uyguladığı Parlamenter Monarşi modeli Meclis Hükümeti Sistemi ile oldukça paralellik göstermektedir. Bu dönemde İngiltere’de başlayan devrimler halkın egemenliğini öne çıkarmış, kralın yetkilerini azaltmıştır.


İlerleyen süreçte, çoğu ülkede kendini göstermeye başlayan egemenlik ve özgürlük, tek bir otoriteye bağlı kalmama, kavramları ile birlikte Meclis Hükümeti Sistemi Avrupa’ya yayılmaya başlamıştır. Halkın kendini yönetmesi fikrini öne çıkaran ve destekleyen Fransız Devrimi ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın ardından bu sistem bireyler tarafından oldukça uygulanabilir görülmüştür. Bu sistem ne kadar demokratik ilkelerin gelişimine katkı sağlasa da günümüzde uygulanabilirliği tartışılmaktadır.


3.3 Meclis Hükümeti Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

Meclis Hükümeti Sisteminin avantajları Kabine Sistemi ile oldukça benzerdir. Halkın katılımı ile meclis denetlenir ve politikalar bu yönde oluşturulur, fazla partinin katılımı sayesinde uzlaşma sağlanabilir karalar farklı bakış açıları dikkate alınarak verilebilir, partiler arasında uzlaşma sağlayarak siyasi gerilimi azaltır ve siyasi istikrarı sağlar. Bunun yanı sıra toplumun farklı kesimlerinden insanların fikirlerine dikkat çekerek daha kapsayıcı politikaların oluşmasını sağlar. Bu avantajların yanı sıra özellikle uygulanabilirlik açısından Meclis Hükümetinin fazla bir sayıda dezavantajı vardır. Bunlardan ilki koalisyon hükümetler sebebiyle karar alma sürecinin çatışmalara sebep olması ve oldukça fazla zaman almasıdır. Ayrıca, daha önce de üzerinde durulduğu gibi hükümet, koalisyonlar arasındaki çatışmalar nedeniyle risk altındadır ve bu durum erken seçimlere sebebiyet verebilir.



  1. Kabine Sistemi ve Meclis Hükümeti Sistemi Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar

Kabine Sistemi ve Meclis Hükümeti Sistemi, farklı hükümetler tarafından kullanılan iki farklı yönetim şekilleridir. Bu iki sistem arasında bazı temel benzerlikler ve temel farklılıklar bulunmaktadır. İlk benzerlikleri, iki sistemde de yasama ve yürütme organlarının birbirleriyle ilişkisidir. İki sistemin de yasama organları, meclis veya parlamento, yürütme organı olarak çalışan hükümetin faaliyetlerini kontrol edebilmektedir. Diğer bir benzerlik ise iki sistemin de siyasi partilere dayanıyor olmasıdır. Meclis ve kabine üyeleri, siyasi partiler tarafından atanmaktadır ve siyasi partilerin politikalarının iki sistemde de hükümetin oluşumunda etkisi bulunmaktadır.


İki sistemin benzerlikleri bulunuyor olsa da hükümetlerin iki sistemden birini tercih etmesini sağlayan temel farklılıklar da bulunmaktadır. Bu farklılıklardan en önemlisi, hükümetin oluşumunda karşılaşılan farklılıktır. Meclis hükümet sisteminde, hükümetin meclis tarafından belirlenmiş bir başbakan ve kabinenin üyeleri tarafından oluşturulması söz konusudur. Başbakanın atanması ise meclis içindeki siyasi partiler ile olur ve kabineyi de başbakan atar. Dolayısıyla hükümet kurma süreci daha zordur. Kabine sisteminde ise başkan veya başbakan tarafından seçilmiş üyelerin çoğunluğu, hükümet kurmak için yeterlidir. Meclis veya parlamentonun onayına ihtiyaç duyulmadığı için kabine sisteminde hükümet kurmak meclis hükümeti sistemine göre daha kolaydır.



  1. Sonuç


Sonuç olarak, ülkelerin sosyal ve politik geçmişlerine göre kuvvetler birliği veya ayrılığı ilkesine dayanan farklı hükümet sistemleri uygulamaktadır. Kabine Sistemi, bakanlar kurulu, ve Meclis Hükümeti Sistemi, konvansiyonel sistem, da bunlardan bazılarıdır. İki sistem de bir topluluktan oluşur. Kabine sisteminde alanlarında uzman başbakan ve bakanlar karar verme, yasa yapma görevini üstlenirler. Meclis Hükümeti ise yasama ve yürütme organlarının beraber çalışması ilkesiyle, kararlar meclis tarafından verilir ve meclis üstünlüğü esastır. İki sisteminde kendi çaplarında avantaj ve dezavantajları bulunur bunlar birbirine oldukça benzerdir. Her ikisi de verilen politik kararlara farklı perspektifler getirse de çatışmalara sebebiyet vermektedir. Ülke için en doğru sistem belirlenirken tüm şartlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bir sistem teoride ne kadar doğru ve demokratik görünse de yanlış uygulandığında ülkeleri politik açıdan bir çıkmaza sürükleyebilir.



6. Kaynakça


Çağlar, N. (2017). AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIYLA PARLAMENTER HÜKÜMET SİSTEMİ. Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 19(4), 111-117.

Lütfullah, Ü. N. (2021). Hükümet Sistemlerine Genel Bir Bakiş: Hükümet Sistemlerine Genel Bir Bakiş. Uluslararası Akademik Birikim Dergisi, 4(2).

Aktalay, A. (2014). Bakanlar Kurulunun Düzenleyici İşlemleri ve Karar Alma Usulu. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5(2), 69-98.

ERSÖZ, O. (2015). Hükümet Sistemlerinin Genel Teorisi ve Türkiye Analizi. Ankara Üniversitesi SBKY Dergisi, 1-27.

Turan, M. (1991). Meclis Hükümeti (Konvansiyon Kuramı). Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 46(1). Özbudun, E. (1985). Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’nin Hukukî Niteliği. Atatürk Araştırma

Merkezi Dergisi, 1(2), 475-504.


bottom of page