top of page

Bülbülü Öldürmek ve Yeni Dünya Eserlerinde "Bireysel Ögürlük" Kavramlarının Karşılaştırılması

Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024


Geçmişten günümüze bireysel özgürlük kavramı, insanların zihinlerinde önemli bir yere sahip olmuştur. Kavramın işlenme biçimi kültürlere ve zaman dilimlerine göre farklılık göstermiştir. Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek (1960) ve Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya (1932) adlı eserler de bireylerin özgürlük arayışlarını ve bu arayışların önündeki engellerden, farklı zaman dilimleri ve farklı kültürler ile okuyuculara aktarmıştır. Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek romanı, Amerika’nın 1930 yıllarındaki bireysel özgürlük ile sosyal adalet arasındaki ilişkiye olan tavrını yansıtmaktadır. Öte yandan Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya romanı teknoloji ve otoritenin bireysel özgürlüğü kısıtlamasını ele alır. Bu makalede Bülbülü Öldürmek ve Cesur Yeni Dünya romanlarında “bireysel özgürlük” kavramlarının incelenmesi karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir. İki eser farklı zamanlarda ve farklı kültürlerden aktarılan evrensel problem incelenecektir.


Bülbülü Öldürmek romanında bireysel özgürlük ile toplumsal adalet kavramı karakterlerin ahlaki tutumları ve toplumun davranışları üzerinden şekillenmiştir. Romanın karakterlerinden biri olan Atticus Finch, etnik kökeni, dili, ırkı fark etmeksizin kişinin bireysel özgürlüğünü savunmuş, sosyal adaleti sağlamayı amaçlamış ve ülkenin adaletsiz hukuk sistemine karşı çıkmıştır. Haksızlığa uğramış siyahi müvekkilini savunarak Maycomb halkının toplumsal normlarına başkaldırmış ve Tom Robinson’un bireysel özgürlük haklarını korumuştur. Tom Robinson’un bireysel özgürlük davasına birincil gözden şahit olan Jem ve Scout babalarının cesaretini ve kararlılığını gördüklerinde bireysel özgürlüğün önemini ve uğruna savaşılması gerektiğini gözlemlemiştir. “ ‘Henüz endişelenme vakti gelmedi,’ dedi Atticus onu Teselli etmek için. ‘Bir temyiz davası açılacak, bundan emin olabilirsin.’ ” (Lee 271) alıntısında davayı kaybetmiş olmasına Rağmen Atticus’un kararlılığı çocuklarına farkındalık kazandırmıştır. Yaşanan süreç içerisinde Atticus, adalet olmayan bir ülkede bireysel özgürlüğün yalnızca kişi bazlı bir haktan ibaret olmadığını aynı zamanda adaletsizliklere karşı gelinmesini ve doğru olanın yapılması gerektiği sorumluluğu olan bir değer olduğunu göstermiştir. “İsteseler de adilane davranmazlardı. Duruşmalarda beyaz bir adama karşı siyah bir adam varsa, her zaman beyaz adam kazanır. Bunlar çirkin gerçekler ama yine de hayatın gerçekleri.” (Lee 281) alıntısı da “Ama bu ülkede insanlar tek bir durumda eşit yaratılmış olurlar: Yoksul bir insanı bir Rockefeller’la, aptal bir insanı Einstein’la ve cahil bir insanı bir yüksek okul dekanıyla eşit tutan tek bir kurum vardır. Hukuk kurumudur bu, beyler.” (261) alıntısı da Atticus’un ağzından çıkmıştır. Adaletin işleyişinin farkında olmasına rağmen vazgeçmeden Tom Robinson’un savunması bireysel özgürlüğe karşı sorumluluğunu yerine getirdiği anlamına gelmiştir.


Bireysel özgürlüğü savunan diğer eser ise Cesur Yeni Dünya romanıdır. Aldous Huxley, romanda bireysel özgürlüğün otorite ve teknoloji vasıtasıyla nasıl kısıtlanabileceğini gösterir. Özgür iradenin yok edildiği ve devletin otoritesi ile hüküm sürülen bir dünya yaratır. Bu dünyada insanlar toplumsal şartlandırma sebebi ile özgür düşünceleri ve iradeleri bastırılmış şekilde yaşarlar. “...Huxley’in kurguladığı düzende toplumsal istikrar uğruna bireysel özgürlüklerin tamamen ortadan kalktığını, ortaya çıkan toplumun totaliter elit bir kesimin tasarımı olduğunu, bu elit kesimin toplumu aralarında geçişin olmadığı kastlara böldüğünü, dolayısıyla böylesi bir toplumda bireyin, sınırlarının çizildiği bir robot, bir makine olmaktan öteye geçemeyeceğini, kendi iradesi ile karar veremeyeceğini, toplumsal istikrar uğruna bireysel özgürlüğün yok edilmesinin de insanlığın sonunu getireceğini ileri sürmektedirler.” (Taş 433) alıntısından da devletin toplumsal istikrarı sağlamak amacıyla bireysel özgürlüğü yok ettiği çıkarımını yapabiliriz. Cesur Yeni Dünya’da bireysel özgürlük kavramının en büyük karşıtı teknoloji ve otoriter kontrol sistemidir. Devlet, bireyleri kontrol edebilmek adına teknolojiyi kullanır. Bu şekilde bireylerin sorgulama, düşünme gibi yetileri kaybolur. Teknoloji ve otoritenin birleşmesi bireysel özgürlük kavramının toplumdan silinmesine sebep olmuştur. “ÇOCUK YUVALARI. Bildiri panosunda YENİ-PAVLOV'UN ŞARTLANDIRMA ODALARI yazıyordu.” (Huxley 22) alıntısından da yorum yapabileceğimiz üzere devletin başında olduğu şartlandırma odaları ile insanların embriyo halinden itibaren koşullandırılarak karakteri ile istenildiği şekilde değiştirilebilir. Bu da bireysel özgürlüğün yok olmasına neden olur. Roman içerisinde Bernard, Marx, Helmholtz Watson gibi karakterler şartlandırma sırasında yaşanan hatalar yüzünden bireysel özgürlüklerinin olabileceğini fark ederler. Farkındıkları sayesiyle baş kaldırmaya çalışsalar da devletin otoritesine ve toplumun katı yapısına karşı koyamazlar. Sonucunda ise özgürlük arayışları karşılıksız kalır ve toplumun normlarına boyun eğmek zorunda kalırlar. Bu toplum dışında Diğer Bölgede yaşamış olan Bay Vahşi diğer karakterlerin aksine gerçekten bireysel özgürlüğe sahip olan tek kişidir. Ancak farkındalığı toplumun normlarına ve otoriteye karşı çıkabilmesine yeterli olmamış, hayatı ile birlikte mücadelesi trajik bir şekilde son bulur. “ ‘Deneyi sürdürmek istediğini söyledi. Fakat ben Mahvolurum,’ diye ekledi ani bir hiddetle, ‘eğer denek olarak yaşamaya devam edersem mahvolurum. Bütün dünyanın Denetçileri gelse yine de olmaz. Yarın ben de uzaklara gidiyorum.” (Huxley 207) alıntısından çıkarabileceğimiz üzere sahip olduğu bireysel özgürlüğe sahiptir ve kaybetmek istememektedir. Eserin sonunda da otorite elinden bireysel özgürlüğünü almak istediği için kendini asarak intihar eder.


Bülbülü öldürmek bireysel özgürlük kavramının adalet ile iç içe geçtiğini aktarırken; Cesur Yeni Dünya eserinde teknoloji ve otoritenin baskısı ile bireysel özgürlüğün nasıl yok edildiği gösterilir. Eserlerin birinde bireysel özgürlük ortaya çıkarken diğerinde ise yok olmuştur. Bu zıtlık bireysel özgürlüğün savunulması gerektiğini gösterir. Sonuç olarak Harper Lee ve Aldous Huxley farklı zamanlardan ve farklı kültürlerden harmanlanmış iki farklı kitap yazmış olsalarda her ikisi de bireysel özgürlüğün toplumsal normlar ile mücadele ettiğini göstermiştir.

bottom of page