Bülbülü Öldürmek Eserinde Ewell ve Finch Ailelerinin Toplumsal Adalet Algısının Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapılar Bağlamında Karşılaştırılması
- Çağan Argeş Babur
- 15 Eyl 2024
- 3 dakikada okunur
Harper Lee’nin "Bülbülü Öldürmek" adlı eseri, Amerika’nın Güney’inde derin bir toplumsal bölünmeyi ve adalet arayışını ele alan çarpıcı bir romandır. Yazar, Finch ve Ewell aileleri arasındaki farklar bakımından toplumsal adalet algısının, sosyo-ekonomik statü ve kültürel yapılarla nasıl değiştiğini okuyuculara aktarmaktadır. "Adalet algısı", bireylerin ve toplumların "adalet" değerini, kavramını nasıl anladıklarını ve uyguladıklarını belirleyen zihinsel ve duygusal sınırlar olarak tanımlanmaktadır. Bu makalede, "Bülbülü Öldürmek" eserinde Finch ve Ewell ailelerinin toplumsal adalet algısı, "Eğitim ve Sosyo-Ekonomik Statünün Adalet Algısına Etkisi" ve "Ebeveyn Tutumlarının ve Aile Dinamiklerinin Mayella Ewell ve Scout Finch Üzerindeki Etkisi" olmak üzere iki yan tez üzerinden incelenecektir.
Finch ve Ewell ailelerinin toplumsal adalet algısındaki farkları, eğitim düzeyi ve sosyo-ekonomik statü bağlamında belirgin bir şekilde incelenebilmektedir. Atticus Finch, eğitimin hem ahlaki hem de toplumsal değerler açısından oldukça önemli olduğunu ve toplumsal adalet algısına farklı bakış açılarından bakmayı öğrenilmesi gerektiğini düşünen ve savunan bir ebeveyndir. Scout ve Jem’e “Bir insanı anlamanın tek yolu, onun ayakkabılarından yürümektir.” sözünü kullanarak çocuklarının adalet algısını empati yaparak yorumlamalarına ve adalet anlayışlarına buna göre uymalarına yardımcı olmaktadır. Atticus’un bu düşünce biçimi ve çocuklarına bunu benimsetme isteği, çocuklarının adaleti yalnızca kişisel çıkarlarına göre değil, ahlaki doğrulara göre şekillendirmeleri gerektiğini düşünmelerine sebep olmaktadır. Finch ailesi de bu adalet anlayışı sayesinde toplumun önyargılarına karşı durabilmektedir. Atticus Finch, Tom Robinson davası hakkında “Atticus, davayı kazanacak mıyız?” sorusunu soran Scout’a karşılık “Hayır, tatlım.” der. “O zaman neden...” sorusuna cevap olarak da “Daha başlamadan yüzyıl önce davayı kaybetmiş olmamız, kazanmaya çalışmayacağız anlamına gelmez.” (Lee, 2014:103) der. Onun bu sözü de Atticus’un adalet algısını ve bunu çocuklarına aktarmaya çalıştığını gösteren bir diğer örnektir. Ewell ailesi ise eğitimsiz ve sosyo-ekonomik yoksun bir ailedir. Toplumun en alt basamaklarında olsa bile adalet algısını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirerek ırkçılığı kendini savunmak için kullanan Bob Ewell, adalet algısı kavramının bireyler ve gruplar arasındaki güç dengesine göre değişebileceğini göstermektedir. Eğitim sosyolojisi alanında tanınmış bir isim olan Paulo Freire, “Cehalet, insanları baskının kolayca hedefi haline getirir” sözü ile eğitimsiz insanların manipülasyon ve toplum baskısı sonucunda adalet ile ilgili fikirlerinin değişebileceğini göstermektedir. Ayrıca Paulo Freire’nin bu sözü, Ewell ailesinin davranışlarının sebeplerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Özellikle Bob Ewell’ın mahkemede Tom Robinson’a karşı kullandığı ırkçı sözler, eğitimsizliğin toplumun önyargıları ile birleşerek adaleti nasıl kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını gösterir.
Ebeveynlerin çocuklarına karşı sergiledikleri tutumları ve aile içi ilişkiler, dinamikler Scout Finch ve Mayella Ewell’ın adalete karşı olan bakış belirgin etkilemektedir. Atticus Finch, çocuklarına dürüstlük, sorumluluk ve empati bilinci aşılamaya çalışan bir ebeveyn olarak toplumsal eşitlik ideallerini aktarmaktadır. Scout, babasının bu tutumundan derinden etkilenmekte ve toplumunun önyargılı adalet algısına rağmen insanlara empati ile yaklaşmaktadır. Buna karşılık, Mayella Ewell, Scout Finch’ten tamamen farklı bir aile ortamında büyümüştür. Babası Bob’un baskıcı ve ilgisiz davranışları, Mayella’nın adalet algısında derin yaralar ve boşluklar oluşturmuştur. Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisine göre, “Bireyin temel ihtiyaçları karşılanmadığında yüksek düzeydeki değerler şekillenemez.” Mayella, babasından beklediği sevgiyi ve ilgiyi göremediği için adalet kavramını doğru şekilde anlayamamıştır. “...ebeveyn, çocuk psikolojisine dair bilgiler edinmeli ve çocuğun ruhi yapısını tanımaya çalışmalıdır” (Ay, 2005: 365) sözü de Mayella Ewell ile oldukça bariz bir şekilde bağlantılıdır. Sosyal dışlanmışlık ve aile baskısı sebebiyle Mayella, adaleti sadece güçlülerin yararına işleyen bir mekanizma olarak algılamaktadır. Scout ve Mayella’nın bu zıt yaşanmışlıkları, ebeveynlerin çocukların adalet anlayışı üzerindeki etkisini gözler önüne serer.
Harper Lee’nin "Bülbülü Öldürmek" adlı eseri, toplumsal adalet algısının bireylerin sosyo-ekonomik olarak bulundukları durumları, eğitim seviyeleri ve aile içi dinamikleri tarafından nasıl değişebildiğini gözler önüne sermektedir. Finch ailesinin empati, dürüstlük ve ahlaki değerler üzerine kurulu adalet algısı, bireysel sorumluluk ve toplumsal eşitliğin önemini vurgularken; Ewell ailesinin cehalet ve önyargılara dayalı adalet algısı, güçlülerin çıkarlarını korumaya yönelik çarpık bir sistemin sonuçlarını ortaya koymaktadır. Scout Finch ve Mayella Ewell’ın yaşamları ve adalet anlayışları, ailelerin ve toplumun bireyler üzerindeki belirleyici etkisini çarpıcı bir biçimde sergilemektedir. Bu bağlamda eser, adaletin yalnızca insana özgü bir kavram değil aynı zamanda bulunan topluma göre değişebilen bir kavram olduğunu gözler önüne serer. Harper Lee’nin karakterler üzerinden sunduğu bu tezatlık, okuyucuları adalet kavramını hem bireysel olarak hem de toplumlar açısından göz önünde bulundurarak yeniden düşünmelerini sağlar.
Kaynakça:
AY. M. E. (2005). “Ailede verilecek Din Eğitiminde Genel Prensipler”. İslam’da Aile ve Çocuk Terbiyesi (II), İstanbul: Ensar Neşriyat.
Lee, Harper. Bülbülü Öldürmek. Translated by Ülker İnce, SEL, 2014.